Bugün günlerden hüzün.
Saat hüzün sabahı 7'si.
Dünde günlerden hüzündü,
evvelindeki günler de.
Yokluğunla günlerin adı değişti.
Bataklığa çevirmişti ömrümü,
yokluğunun verdiği ıstıraplar.
Balığın karnındaki
Yunus peygamber gibi,
o büyük tufandan kurtulan
Hazan mevsimini gömdüm.
Tarumar eyledim mesafeleri.
Özlemeyi unuttum,
Yokluğuna ağlamıyor,
gözyaşı dökmüyorum.
Günlerce, haftalarca, aylarca.
Bir dirhem mutluluk arar durdum.
İçten içe eridim, bittim.
Kendimi yedim, tükettim.
Gözüm yolda seni bekledim.
Hava soğuk,
toprak ıslak,
bulutlar ağlıyor,
yanımda sen varsın.
Karşımda ateş,
Madem gözlerim var,
gel de göreyim.
Madem ellerim var,
yaklaş da tutayım.
İlk defa aşka maruz kalmış gibi seni senden, sonsuza dek istedim. Doymadım, doyamadım ellerin avuçlarımdayken yangınlar ortasında kalmış gibi terlemeye. Sen terimi silince terlemeyi sevmiştim belki de.
Bir saksı aldım çarşıdan, içine fesleğen koydum, balkonumda büyüttüm. Balkonuma kokusunu yaydı. Seni hatırlattı. Neden seni hatırlattı, anlamadım. Ne sen bana ne de ben sana, biz bize fesleğenli cümleler kurmamıştık hiç. Hiçbir sohbetimize mevzubahis de olmamıştı. Ne garip şey! Sanırım aldığım her çiçekte seni buluyorum, belki de ondandır seni anışım. Belki de seni anmaya bahane arıyorum. Delirdim galiba ya da sana çokça âşık.
Şimdi şuraya bir çukur kazsam içinden ab-ı hayat fışkırır. Betondan duvarlarda çiçekler biter. Adını anıp attığım her adımda bastığım kaldırımlar gülistana döner. Kaldırım kenarı papatyaları şarkılar söyler. Sığırcık kuşları raks eder, gözlerini semaya çizer.
Gözleri titrek,
esmer bir delikanlı belirdi
kapının eşiğinde,
elinde bir yafta ile.
Bir ömür
Uyanın taş duvarlar.
Uyanın demir kapılar.
Herkes ölüm uykusunda.
Siz eşlik edin son yürüyüşüme.
Kâğıtlar ikiyüzlüdür;
bir yanında sen varsın,
bir yanında ben varım.
Günler iki parçadır;
gündüz de ben varım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!