Size sevgiyi yanlış öğretmişler, o yüzden sevgisizlikten ölüyorsunuz.
Yalnızlıktan değil.
Misal;
Başlangıçta dünyaları uğruna değişmezsiniz, bitişinde müşteri bol evlerde işçi olarak tabir edersiniz.
Misal;
Kollarında huzur bulduğunuzu, yaşadığınızı anladığınızı haykırırsınız göğe, yere.
Saatlerdir gözlerini ayırmadan o telefon rehberindeki isme bakıyordu.sanki birden telefon çalacak ve 'efendim? ' diye cevaplayacak gibiydi. oysaki baktığı isim saatler önce evinin banyosunda intihar etmiş halde bulunmuştu.ama o, hayatta en çok değer verdiği insanın öldüğüne inanmıyordu inanamıyordu.
..ve o günden sonra, her telefon çaldığında yüreği ürperiyor eli zorbela telefonu açıyordu..
'siz hiç gelmeyen bir gideni beklediniz mi? '
Şizofreni çığlıklar;
Kalabalıkta kıymetimizi bilen yok, çok olan tarafta da değiliz. Biraz boynumuz bükük, biraz eksik bırakılmışız. Her derde deva olmasak da her derde eşlik edebilecek haysiyetteyiz. Toplum içine çıkamayacak kadar kötü bir alışkanlığız belki de. Biz; pakette kalan o son sigarayız, değerimizi bilene.
Yine kimsenin umrunda olmayışının bilmem kaçıncı gecesinde.. umutsuzluğun en dibindeyken.. zifiri karanlıkta oturmuş sigaranı tüttürürken, içini kemiren ciğerine yapışıp kalan birşeyler olduğunu hissedince. defalarca kendi kendine sorduğun o cevapsız soruyu yine kimsen olmadığı için aynadakine sorarsın;
'' bu yörüngesine soktuğumun dünyasında hiç mi birşey yolunda gitmez lan? hı? hiç mi! ''
Senin 'benden' her gidişinden sonra kendimi hep burda buldum;
Dipsiz bi uçurumun kıyısında..
Ama bir çift ele ihtiyacım var.
Son kereliğine mahsus, sırtımdan vurur musun sevgili?
Sonra mı? geçmedi işte.
vücudumun son hücresine kadar bu acıyı hissetmek inanın umrumda değildi.
asıl içimi acıtan bu acıyı kimseye anlatamayacak kadar kimsesiz olmamdı.
evet yalnızdım, inkar etmenin bir anlamı yoktu.
İşte sonra kimse kalmadı.
Hiç kimse.
Vücudumda ve ruhumda savaş var, ciğerlerim kansere karşı, beynim tümöre karşı, hayatım ölüme karşı, ruhum cehenneme karşı sürekli bir uyumsuzluk, sürekli bir savaş içerisinde. Bazen ölüp gitmek istiyorum anlayabiliyor musun? Ölümden sonra hayat olmasından korkuyorum. Bu dünyadaki hayat yeterince can sıkıcı ve bozuk, bozuk olduğu kadarda kirli insanlarla dolu. Birde öldükten sonra sonsuz yaşam varsa boku yedik demektir. Düşünsene? Sonsuz hayat kadar başka boktan birşey daha olabilir mi?
Sonunu bilmeden başlıyoruz hayata. Bize tek öğretilen insan doğar, yaşar ve ölür. Ama yaşamak kelimesinin açılımını öğretmiyorlar bize. İnsan yaşar ama nasıl yaşar? Acı çekerek yaşar. Üzülerek yaşar. Kırılarak, incinerek yaşar. Ağlayarak yaşar. Ölmeden önce ölerek yaşar. Yaşar ama hep giyotine vurulacakmış gibi yaşar. Bir yerden sonra kendi yaşar hisleri ölür. Hissiz yaşar. Duygusuz yaşar. Aynı siz gibi. Aynı biz gibi. Ben gibi...
Son zamanlarda fark ettiğim bir değişiklik var bende; insanlarla zorunlu olmadıkça konuşmaktan nefret etmeye başladım.Acaba bu bir sorun mu yoksa zamanın,tecrübenin getirisi mi anlamış değilim ama insanlar bir yığın acayip şeyler söylüyorlar. Bazen,koyunlarla birlikte yaşamak çok daha iyi, konuşmaz koyunlar, yiyecek ve su aramaktan başka bir şey yapmazlar.Ya da kitaplar,dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır kitaplar.Ama insanlarla konuşurken durum başka, öylesine tuhaf şeyler söylerler ki, konuşmayı nasıl sürdüreceğinizi bilemezsiniz.
Yıllar önce söylenen ama hala aklıma gelince kalbimi kıran moralimi alt üst eden cümleler var. çünkü bu hayatta herşey gelir geçer tüm geçmiş yaşantını unutabilirsin, yaşanan acı tatlı anıları unutabilirsin, sesler, hatta yüzleri bile unutabilirsin ama yıllar önce seni kıran sözler bir kıymık parçası gibi beynine saplanır ve ara ara aklına geldikçe ilk gün ki kadar kırılırsın.
Ölümün kıyısından dönen biri bu hayatı ne kadar ciddiye alabilir ki..
Açtım gözlerimi, nefes alıyordum ve hiç bişey değişmemişti. Ciğeri beş para etmez insan topluluğunun içine hoşgeldin der gibi bakıyordu gözler.
Tekrar hoşbulmadığımı söylemek isterim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!