Din-i Mübin-i İslâm,
Hiç kimsenin,
Hiçbir zümrenin,
Tekelinde değildir ve olamaz.
Mürşidi Kur’an, meşrebi sünnet olan ayıplanamaz.
Tevhiddir dinde temel,
Onsuz olmaz salih amel.
İhlâstır en büyük emel,
Rabbimin lütfuyla gel, gel!
Bak şu dinsiz felsefenin safsatasına,
Nasıl da düşüyor altı koldan çıkmaza,
Kur’an’dadır hikmet tam tamına.
Rüzgâr olsam Hû deyu,
Essem Diyar-ı Şuarâ.
Bulut olsam sana doğru,
Uçsam Diyar-ı Şuarâ.
Diyar-ı Şuarâ’nın
Yeni yeni gülleri
Bülbül olmuş ötüyor,
Tertemiz dilleri.
Gel, çizgimizde yürü,
Doğru yerde ve doğru şekilde olduktan sonra,
Doğru her zaman doğrultur.
Yanlış yerde ya da yanlış şekilde söylenen doğru,
Çoğu zaman hakikatten soğutur.
İnsan ki her nefesini sayılı olandan veriyor,
Her geçen gün ömür sermayemiz eridikçe eriyor.
Nasıl kutlarsınız evlat doğum günü, keserek pasta?
İşte bu ameliniz yüzünden Şâir’ül İslâm yasta.
Dediler: “Ey mecnun şair!
Senden kurtuluşumuz olacaktır,
Öldüğün gün.”
Dedim: “Öldüğüm gün değil,
Döndüğüm gün,
O gün ki bana düğün,
Yoluna döndüm,
Kıbleye döndüm,
Aşkınla döndüm,
Ölümüm düğünüm,
Rabbime döndüm.
Her nerede isen,
Rabbi’nin yoluna dön, gel!
İman eden yüreğe,
Yoktur engel.
Değildir tesettür tarz,
Nass-ı Kur’an ile farz.
bir konu iki dize yedi kelimeyle ancak bu kadar güzel anlatılabilir. yüreğinize sağlık.
bazı şiirleriniz şifreli olduğundan anlayamasamda anladıklarım üzerinden şiirlerinizi beğendiğimi söyleyebilirim.
kaleminize sağlık.