IKBY için bir hatıra…
çifte su verilmiş yürek çeliğinden örülme
Kürdistan kılıcı sıyrılmıştır kınından mertçe
göğsümden kopmak isteyen
düğmelerimin başı dumanlı
kavrulmuş kaynata ciğeri
kavrulmuş bebeler yokluktan
Serilmiş taze mezarlar
Bebek, çocuk, yaşlı, civan
Ölüm kundağında canlar
Ayrılmış ten kafesinden
toplu intihar eden kuzular kadar buruk kalbin
toplu mezarlarda çürümüş yorgun iskeletler sanki
ilk cinayetten son katliama kadar evrensel tanık
darağaçlarının salıncağında sallanır masum serçeler
sedefinin içinde bir inci
ruhun bir Nuh tufanı
gürler cüssenin kafesinde
kükrerken şahdamar piramitleri
titrerken mumların mumya alevi
yaşamın en güzel sahne performansıydı rol yapmamak
içindeki o tamtakır kavanozun kapağını bir sıyır da gör
içlerden göklere kanatlanan ne kelebekler keşfedeceksin
bayındır bakışlar, güzel bereket suda
Yavrucak gözlerini açtığın şu dünyaya,
İhtiyar gözlerini bir gün kapatacaksın.
Kim bilir, nerede, nasıl, kaçıncı yudumda?
Dünyanı bir gül gibi dilsiz solduracaksın…
Gözler avizelerde gece ayaz
Dalgalanıyor zemin
Kaynıyor yerin yedi kat dibi
Birbirinin omzuna yaslanmış
Yaralı harabe binalar sessiz
Gökdelenlerin çatlakları sıvalanıyor
kırımlarda, beraber katledilirken
evladına kefen olmuş valide cesetleri
çünkü anneler, şu zamanda bile
çabalar, vefatı nazik göstermeye
Mahmur ıhlamurlar altında serin nağmeler,
Tarar perçemlerini alevli tutkuların…
Ve sükut bahçemizde çağlayan gür esinler;
Serper pür heveslere, narin, derin bir yangın…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!