Taşköprü Köyünde adın
nakış nakış tütün kokar
Hazro türkünü çığırır
Hakikat şerbetiyle kendinden geçmek
Kendine gelmek, özüne dönmektir bize
Hakk dostlarından cesur yiğit mi var alemde
Sırra kadem basışları izdir, ufkumuza
Balkonda sararan yapraklara bakıyordu
Her yıl usanmadan dirilen ihtiyar ağaçta
Çocukluğunun suçsuz ormanları saklıydı
zeytin ormanları, gam leylekleri
sazlıkta salınan nazlı sandallar
Apolyont gölünde mahzun gökada
Ağlayan Çınarını ağlaşmakta
Şükür ki ölüm var Rabbim, ne güzel nimettir,
İnsana, sonsuzluğun kıymetini öğretir.
Kavuşmak Sahibine, kavuşmak sadıklara,
Kavuşmak; anne, baba, kardeş, eş, dost, evlada.
Tek Rabbimiz Allah öyle sonsuz kusursuz ki...
Öyle muhteşem Subhân, nihayetsiz Samed ki!
Cümle masiva kadar kalem olsa yine yetmez gücünü anlatmaya!
Ezeli ve ebedi kudreti asla tükenmez ve zinhar azalmaz!
En güzel isimler hep O'nun, cümlemizin tek Sahibi O'dur.
Biz yoktuk, O var etti, sevgisizdik, O yâr etti.
yeşil pulat pencere
yeşil sis yeşil tütsü yeşil ziya
acılar denizinde yananları
hüzünler yangınında donanlar anlar
telgraf tellerine dizilen kumrular gibiydik
nakışlarımız gökyüzüne dalarcası dolarken vatana
ezanlar saçlarını okşardı sayvan zarlarımızın
derimizde erkin ülküler gerilirdi tam ilkeli
Gözlerimiz...
Işıl ışıl parlıyordu!
Gecenin en aydınlık,
yıldızları gibi...
Çünkü sana bakıyorduk,
ey güneşimiz...
YENİLGİYE MERSİYEDİR YENGİMİZ
şimdi kimsesizliğin anıtı Gököz irkintileri
Şehzade Mustafa türbesinde asırlar deviren yas
yüzyıllardır ağlaşan Ulu Cami şadırvanında
hüznün gözyaşlarıyla alınan mahzun abdestler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!