Bu gün yine akşam oldu,
Ama sen yoksun yanımda.
Gökyüzü kana bulanır her akşam
Güneşin kanlı gözyaşlarında...
Ben hep seni düşünüyorum,
Nice hasret yüklü vagonlar geçti
Haydarpaşa Garı’ndan
Ve her molada süzülüp gittiler
Puslu bir aynanın çerçevesinden…
Sıra sıra yürüdüler
Oğlanı sarar bir şehvet.
Ana görmek ister Mürvet.
Görücüler kızı görür,
Kız Mürvet değil bir ibret.
Düğün dernekler kurulur.
Hüzünlü bulutlar hep sana ağlar,
Hey gidi yüreği yaralı dünya...
Çok asırlar gördün hoyratça çağlar,
Dağlar gibi derdi sıralı dünya.
Bize yaşam dolu hevesler verdin.
Gönlüm düştü erenlerin cemine.
Sarhoş oldum sözlerine demine.
Günahlarımı küle çevirdim,
Çiçekler ektim gönül evime.
Turnalar benim yoldaşım,
Yaratıldık birer damla nufteden,
Atıldık hayatın girdaplarına.
Zaman nehir gibi aktı bilmeden,
Kapıldık serüven rüyalarına.
Gelirken yeni bir yılın coşkusu.
Yine hüzün;
Yine elem sunduk,
Yaşam pınarlarını sunan
Güzelim dünyamıza.
Kör kurşunlar sıktık,
Can sana düşeli gönlüm firari,
Sahipsiz uçuşan kuşa çevirme.
Kutsal mısın oldum sana havari,
Kaybolup gözümü yaşa çevirme.
Güzelliğin çetin canı uslatmış.
Çaktım bütün kavları
Gönül pencerene;
Kararmasın diye aydınlık dünyan.
Ay geceye vurgun
Ve bu yürek yalnız sana tutkun.
Hüzün gülümsüyor gidişinle
Akasya kokulu sarhoş sokaklarda,
Yıkılıp yıkılıp düşüyorum
Düşlerimin boşluğuna.
Kırmızı bir gülün utangaçlığıydı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!