İşte su, işte tabiat,
Süz süzebildiğin kadar.
İşte sahil, işte hayat,
Gez gezebildiğin kadar.
Mavi gerdana dizilmiş,
Yemlendiniz kepçe - kaşık.
Dil kirlenmiş söz bulaşık.
Kanlı sloganlar atılır,
Cahil celladına âşık…
Külhaniler nutuk atar.
Tayfunlar savruldu Mavi bayrağa,
Türkmen eli Kerkük oymaklarında!..
Fidanlar budandı düştü toprağa,
Türkmen eli Kerkük hamaklarında!..
İnsanlık yanıldı geldi oyuna.
Bir bulut kaynıyor elbet yağacak.
Kim bilir ne canlar hayat bulacak.
Belki de fırtınalar koparak,
Nehirler dolup bendini aşacak.
Bir nehir coştu elbet akacak.
Her işini kendin yapabiliyorsan!
Kendin alıp, kendin satabiliyorsan!
Yalnız hayattan tat alabiliyorsan,
Kır insanları anasını satayım kır.
Kafanda taşımıyorsan hiç bir sorun.
Hacdan zemzem değil virüs gelince,
Umutlar yeşerdi laboratuvarda.
Boğazları sıkıp ciğer delince,
Umutlar yeşerdi laboratuvarda.
Virüsün adına dendi Korona.
Köyüm iki dağ arası,
Yoksuldur yoktur ovası.
Göçüp gitmişler gençleri,
Yaşlıya uzak yaylası...
Yaz gelir çekip gitmez kar,
Asildir tarihin dillere destan,
Gönüllerin aşısın sen Küçükkuyu.
Süslenir kırların sanki gülistan,
Körlere şaşısın sen Küçükkuyu.
Koylarında yatlar süzülüp yüzer.
Enginlere sığmaz göğe ağarsın,
Yağmuru bekleyen gülün müyüm ben?
Rüzgâra dayanmaz hırçın yağarsın,
Seline kapılan dalın mıyım ben?
Bırakıp da beni ele karışma.
Her canlıyı kutsal sayan,
Hak’tan ermiş bize Kuran.
Gönüllere şefkat yayan,
Huzur sermiş öze Kuran.
Muhammed’e “Resul” demiş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!