Güneş batar gece doğar,
Neredesin ey vefasız!..
Yokluğun sinemi boğar,
Neredesin ey vefasız!..
Sanki bana tuzak kurdun!
Her yaşta güzellik bulunur ama
Unutulmaz us’ta okul yılları.
Mecnun’a döndürür düşürür gama,
Toyu eder usta okul yılları.
Ok gibi saplandın şu yüreğime,
Sen bir nehrin koynunda,
Ben gecenin serin soluğunda
Salkım söğütlerde sabah yelinde
Titreyen bir çiy tanesi…
Ve sana düştüm
Bin bir şüphe ile sen bizi sordun,
Âdem’le Havva’dan gelen yüz bizde.
Anlamsız işlerle dimağlar yordun,
Nuh’un gemisinde kalan iz bizde...
Sorma bize dini, şu tarikatı.
Özenle bezenmiş güzel dokusu,
Zümrütçe hallerde gurur Özdilek.
Dimağa eriyor güven duygusu,
İlmiğinde sevda durur Özdilek.
Lale, sümbül gibi hoşluğu saçmış.
Ata’nın meclise kondu kürsüsü,
Ahkâmlar kesiyor mebus sürüsü.
Rezillik diz boyu ahlak ayyukta,
Gitmiyor akılda kemlik dürtüsü.
Coşturur nutuklar yormaz zübüğü;
Ormanda aslanlar avlanır.
Kuşlar gelir karnın doyurur.
Varlığınla övünme paylaş,
Asil olan yoksul kayırır.
Güçlü çok şey alır payına.
Coşkun çaylar pınardan süzer iner vadiye.
Sanmayın onlar akıp gider boşu boşuna.
Sular bize sunulan kutsal birer hediye,
Hangi cana sunulsa gitmez mi hiç hoşuna.
Salkım söğüt saçını coşkun nehirde yıkar.
Nişabur’dan güneş misali ağdın,
Âlemlerin narı Pir Hacı Bektaş.
Yüreklere rahmet olup da yağdın,
Âlimlerin yarı Pir Hacı Bektaş.
Kuş gibi güvercin donuna girdin.
Ben ki gönlümü
Prangalara vurmuş,
O mahzun gözlerimi
Zindanlarda uyutmuşum
Sensizliğin koynunda...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!