İçimizi yaktı Paris’te bir hüzün sabahı.
An geldi! Seni de uğurladık.
Annelerimizin süpürürken,
Saçlarından yıldızları…
Öfken içene oldu hep, kızıl kanımızı.
Dört bir düvelin geçmişinde,
Binlerce yıllık sevdadır.
Dilden dile, gönülden gönüle,
Yazılan bir efsanedir İstanbul...
Bazen savaş oldu, kanı aktı oluk oluk.
Kararsızlık ve karmaşıklık içersinde,
Hüzünler diyarıdır yurdum.
Ve hüzünler yoldaşımdır benim…
İşte ben böyle hüzün şairiyim Perim…
Sağımda karanlık uçurumlar.
Sensiz karanlıklardan korkarım ben…
Bir o kadar da yalnızlıktan!
Hele karanlıktaki yalnızlıklarım;
Ölüp ölüp dirildiğim zamanlarımdır benim…
İşte karanlık ve yalnız gecelerimin,
Sen ve ben hali…
Akşam çöker, şarap kızıllığı olur,
Asi dağlarımın sarp yamaçlarında.
Güneş batar, bende son bir şiir ağlar,
Kardelen, mağrur dağların çıkında…
Karanlığın, buz kesen hoyratlığında,
Seni gördüm bu gün!
Ve sen beni; görmezden geldin…
O an!
O ilk elini tuttuğumdaki;
Heyecanı tekrar yaşadım...
Yurdumun her karış toprağında,
Ay yıldızlı al bayrağımın altında,
Karanlık ufukları aydınlatan.
Bir meşaledir öğretmenim...
Soğuk olur sokaklarım.
Kara bir örtünün:
Diğer tarafıdır, ölüm!
Boşluktur, uçurumdur, sonsuzluktur;
Meçhuldür o bölüm…
Dokunamazsın, hissedemezsin.
Aykırı düşüncelerim ile,
Radikal fikirlerim birleşir…
Militan ruhumum bir devrimi ile,
Önüm arkan, sağım solum sosyalistleşir…
Ülkemin, özlediğim şafağında,
Gidiyorum artık!
Bu sefer tutamazsın! Tutamayacaksın beni…
Senin şehrin dar geliyor bana.
Nereye baksam senden bir hatıra…
İnat ettim, ısrar ettim ve direndim!
Güzel,akışkan bağlamları harika şiirlerin tebrikler
Okuduğum şiirleriniz gayet güzel ve anlamlı.Selam ve saygılarımı sunuyorum,kalemininize ve yüreğinize sağlık .