Sokaklarda birikmiş su göletlerine basar gibi
Düşüyorum yalnızlığına bu şehrin
Kimsesizliğim dizlerime kadar vuruyor...
Beyaz badanalı evlerden begonvil kokuları geliyor burnuma
Taze açılmış mimozalar
İftar sonrası ilk çay ve sigara bağımlılığında
...cankızım'a...
Sensizliğin ilk günü maralım
Geceleyin çakalların uluduğu bir vakitte
Kabus renkli rüyalarımdan kan-ter içinde uyandım...
Yalnızlığın yalvarışı değildi
'Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar
Ciğerim yanıyor gözlerim ağlar…'
Le ley Urfa
De hele bana! ..
Bu ne haldır gözüm?
Bilmem ki ne bellediniz milleti
Boyuna dürttünüz, yazıklar olsun!..
Hani eşrefi mahlûktu kıymeti
Sürüyle güttünüz, yazıklar olsun!..
Göz boyarken, ak’ını çıkardınız
Toprak damlı, iki gözdür odamız
Tütün ile çay içmektir modamız
Neden asi olmuş bizim adımız
Halkın tavuğuna “kışş” demedik ki!..
Kızma ağam, ediyoruz muhabbet
Yırtılan gökyüzünün keskin kenarıyım
Dağın yamacı
Denizin girdabı
Yağmur göleti
Toz bulutu
Ve flu kalabalık...
Gezdim gurbet kaçak gibi
Kavurdu ayaz geceler!..
Kesti ağzım bıçak gibi
Dilime vurdu heceler!..
Başımda kavak yelleri
Ateş böceği gözlerin kırışıklığında kaybettim seni
Yıldızların transparan şıklığında...
Kamıştan uçurtmam
Telden arabamdın.
Bilyelerim, topacım
Çelik çomağımdın
Bir bilsen kekom
Nasıl sevmişem seni
Nasıl da gönül vermişem
Acıların hint kınası
Dağlanır avuçlarımda
Gözyaşların ağartır geceyi
Dilerim ki sen hep gül
Ben ağlarım Türkistan
Azat yaşa bengi yıl
Ben ölürüm Türkistan...
Öz özden kalmaz ayrı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!