Her şehrin sis bürünmüş sokakları,
Sensizliğin dumanı dolmuş içime.
Adını fısıldar her esen rüzgâr,
Unutamam seni ne kadar denesem de.
Küllenmiş yaralar,
Gün şimdi soldu,
Mavi eteklerini geride bırakıp çekildi gökyüzü.
Şehrin damarları, mil tutmuş nehirleriyle ikiye ayırdı bizi.
Sen, başka yolların sessizliğinde kaldın,
Ben ise hâlâ sana bakmakta,
Gözlerim geçmişin kıyısına mıhlanmış gibi.
Kaybolmak istiyorum,
Sigaramın dumanında.
Öldüresiye vurmak kafamı duvarlara,
Haykırıp ismini, sevdalım, dağlara.
Dudağımda son sigara.
Başka ellerin yanında çalışsan da ben görmeden,
Yine de duyarım neler çektiğini.
Zorluklarla başa çıkmanın acısını bilirim,
Sessizce büyüyen o sabrı, içimin derinliklerinde taşırım.
Kendini suçladığın geceleri bilirim,
İçimde tüten dumanın yangını senin içindi,
Sen bilmesen de.
Sana doğru akardı kızıl denizler,
Her damlası sessiz bir özlemdi
Sen bilmesen de.
Beni bitirdikten sonra
Mutlu mu oldun?
Ne pişman oldun,
Ne de gözünde bir hüzün kaldı mı?
Ayrı olsak da yıllardır seninle,
Beni geçmişimle hatırla.
Sanıyorsun, sen de iyisin,
Oysa ikimizi de perişan ettin.
Öyle kolay mı benden kopmak?
Bir anda gelen duyguyla yazmadım sana,
İçimde birikmişti sevgin,
Taşan bir nehir gibi döküldü kelimeler,
Tutunamadı tenim.
Uzun zaman boyunca,
Nedir sizin derdiniz ey kaldırımlar?
Sizin suçunuz nedir?
Herkes üstünüze basıyor,
Anlatın bana, ben sizi dinliyorum.
Herkes gideceği yere sizin sayenizde varıyor,
Her karşıma çıktığında
Zaman duruyor sanki.
Bir anda kalem elimde uyanıyor,
Ve ben seninle var oluyorum.
Yazmak geliyor içimden,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!