Mangal gibi yürek olacak adam dediğinde. Öyle her patırtıya pabuç bırakmayacak. Bakışından toz olacak, bakışıyla şad olacaksın. Bakmayacaksın beylik laflar etmediğine, bileceksin ki yeri ve zamanı geldiğinde icraatıyla konuşacak.
Adam dediğin konuşacağı yerde susup, susacağı yerde konuşmayacak. Az ama öz konuşacak. Kodum mu oturtacak tek bir lafıyla. Sözünü sohbetini dinletecek. Espriyle vakar, ciddiyetle saygı arasındaki çizgiyi ince çizecek. Sesindeki tını dan ayırt edebileceksin sevincini, kederini
Adam dediğin yüce gönüllü olacak. Öyle her koşana, her zorlayana açmayacak yüreğinin kapılarını. İki cicim bicime kanmayacak. Dudaktan dökülenle yürekten akanın ayrımına varabilecek. Yalnız kalmayı becerebilecek. Hayatın her evresinde kendi kendine yetebilecek. Duygusal karmaşalarda hata üstüne hata yapmayacak. Şişenin dibini de görecek gerekirse. Ama illa ki ağzıyla içecek. Acıyı da mutluluğu da Allahına kadar yaşamayı bilecek adam dediğin.
Öylesi bir akşamın koynunda
Birlikte gülümsedik mehtaba
Rotasını şaşırmış gemiydi yerleşen hüzün
Usul usul çözdük paslı halatları
Soluk bakışlarda konuçlanan marazi gülüşleri geçirdik
Gönül telvesinden
(Nihai Yeminim)
Ayrı coğrafyalarda
Aynı kavram kargaşalarına uyanırdık
Eylül çocuklarıydık
Hangimize denildi ise, “doğduğun mevsim güzün”
Ben mevsimlerden bir güzü bilirim
Baharı,yazı anlatmayın bana
Görmedim ki
Flu hayallerim,eksik gülüşlerim vardı
Kayıp yıllarım
/Kör bir kurşundu felek, dolandı bizi buldu
Aleme sevmek sevap, biz sevdik günah oldu/
Natalia
Gözlerimiz eskidi, görmüyoruz nicedir
Sayıları bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar az olan şanslı kesimin dışında kalan güruh, gölgelenmiş bir hayata uyanır bu topraklarda.
Henüz ana rahmine düşende başlarsınız gölgeleriniz tarafından kategorize edilmeye. O gölgeler ki, var olanlar hayatınızın hiçbir döneminde milim eksilmezken bilakis kat be kat çoğalırlar.
Dedim ya;
Hem cinslerinizin en zararsız olanıyla tanışmanız taa ana rahmine uzanır.
Hani eli ayağı düzgün olsun da…
Samimiyetsizliğinin ardına ustaca gizlenen, erkek adamın erkek evlat hevesinin oldum olası farkındadır kadın. Bu farkındalıktan olsa gerek kendini içten içe kocaman bir yalana inandırır. Ona göre bu, erkek/ adamın gözünde alabileceği yegâne terfi fırsatıdır. Bu nedenledir ki, önünde duran fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek adına çoğu kez marazi davranışlarla kendince uygun adım yol alır.
Böyle deli dolu özledikçe seni
Canımın içi
Bir başka çöküyor gökkubbe üzerime
Çehren kadar kalabalık olsa da
Sokak lambaları
Caddelerde aydınlanmıyor
Sen bilmezsin yar
Çorak günlerin, paslı akşamlarında
Karla karışık bir hüzün yağar
Gamlı gönlümün, nemli duvarlarına
Sensizliğin uluorta raksına, eşlik eder
Sana dair tüm cümlelerim mazlum
Bir özlem ki; sarıp sarmalıyor benliğimi
Dağ menekşesi boynunu büküyor
Bir ceylan vuruluyor,yüreğimin bozkırlarında
Geceler üryan, yatağım ayaz
Çöl ortasında karşına çıkan
Çıngıraklı yılan misali zaman
Adım Adım yaklaşırken o bilindik an
Nirvanaya beş kala, yıkılır dünyan
Tuhaf bir korku sarar içini
Düşünürsün
kalemini çok sevdim benim kelamıma cok yakın
kelimeleri sanki secerek kullanıyor
sanki önceden yerlerini belirliyor gibi
tek kelime ile kendimi okudum sanki... teşekkürler