Bir çılgınlık yapalım mı?
Ne dersin evlat
Yırtıp atalım mı, sancılı yıllardan ne kalmışsa geriye
Acıtan, ağrıtan, tekrar başa sardıran
Hani diyorum ki, tek bir satır kalmadan
Güneş olup doğalım mı, köhne karanlıklara
Yürek öyle bir mizandır ki, kendi ağırlığından ne bir milim eksiğini kabul eder ne de bir milim fazlasını kaldırabilir.
Aşk' ın ömrü yürek ağırlıklarının paralelliği nisbetindedir
Yokluğunu vuruyor üryan saatler
Hasretin pervasızca arz-ı endam ederken
Ayaz yiyen köpek misali üşüyor ömrüm
Üstelik
Ne gel diyecek gücüm var benim
Ne dizlerinde derman senin
Akşamlardan hüzzam bir akşam
Akdeniz sırılsıklam
Ay geceden firari
Zehir zemberek susarken, dudaklarda her kelam
Yeniyetme bir poyraz doğuyor, perdeyi kıpırdatan
Varlığı mıydı yokluk, yokluğu muydu varlık
Dişağrısını andırıyor yokluğun
Hani geceler boyu sancıyla kıvrandırıp
Hayatı zindana döndüren
Hani
Dünyanın tüm lezzetlerini
Öyle insanlar var ki, hayvan olasın gelir
Öyle hayvanlar var ki, insanlık dersi verir
'Sen bana susamazsın' derdin
Sana öyle sus/ardım ki
Ummana dalsam serinlemezdim
İsmin dudaklarıma serap olduğundan beri
Ne kelamın tadı
Ey zulmetin bağrından, bahtıma doğan güneş
Yıldız aya, ay sana, sen ruhuma öyle eş
Sen mana aleminde, rakseden aksi-seda
Duyduklarım duyulsa, biad eder pür seda
Her kelamın bir milad, sükûnet arz-u muhal
Gözlerini resmeder, mehtabı saran Zuhal
O'nun hanları vardı ve birde limanları
Kiminde geceler, kiminde demirlerdi
Kâh yorgun olur inler, kâh keyifle söylerdi
Hiç biri diğerinin bildiğini bilmezdi
Birine ayan olan, öbürüne geceydi
kalemini çok sevdim benim kelamıma cok yakın
kelimeleri sanki secerek kullanıyor
sanki önceden yerlerini belirliyor gibi
tek kelime ile kendimi okudum sanki... teşekkürler