mermer tahammülüdür şu beyaz yontu
ışıklı gölde
dudak dudağa gelirken geceyle şafak
günlerin doğumuna şahadet eder
sana dokunduğumda
buz tutardı bedenim çırpıntılarla
kelebekler davet ederdi düğünlerine
tüm üzümleri gözlerinin rengindeydi
Babil’in Asma Bahçelerinin
yıldızlı gecelerini özledim gözlerinin
dudaklarındaki bahar çiçeklerini
efil efil esişini nefesinin
sarılışıp sıkıca biz koktuğumuz günleri
bak güneş sönmüş
ben deli su
sen değişmez yatağım
sevdiğim..
fısıltıyla akarken kollarında
hasretlerini eğirip büken kirmanlarda
yakamozların desenlerinde öpüşen ikili
ayda ayna
gökyüzüne tutsak etmiş kendini
adam gibi adam bizlersek eğer
elbet öyledir
öyleyse sen
ko ortaya yüreğini
sırt sırta ver
dağ meltemleri estiririz omuz başlarımızdan
kabarır iç denizlerimiz
yaslanırız birbirimize sırt vermiş dağlar gibi
sözler kıpraşır dudaklarımızda
ıslık çalar nefeslerimiz
fısıldaşırken kulaklarımıza sevgimizi
yeni biçilmiş çim/kokusu/..
ve çimler üzerindeki
çağıldak kuşların sek sek oyun tutkusu
bir de şu
başı boneli altı heybeli küçücük kız çocuğu
dikip iri zeytin gözlerini
biri varmış biri yokmuş
evveli saman içinde
yitik bir zübükmüş müdür
beğenmezmiş küçük müçük insancıkları
muhatap da olamazmış bücür
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!