Düştüm gurbet ellerine
Sürüp giden yollarına
Yarin şirin dillerine
Hasret kaldım, hasret kaldım
Baharda açan gülüne
Ayrılık veriyor firkat
Dizimde kalmadı takat
Şu benim talihime bak
Yirmidokuz çekti şubat
Kötünün yanında yokuz
Hicran haberi bu; dilhûn etti gönlümü
Daha yaşamadan, aldı gitti ömrümü
Sanki kurşun yedim, bilemedim kendimi
Hasret, yine hasret, ben daha çok beklerim.
Her yer çöktü bir an sanki afet, zelzele
Rüyamda kirpiği batmış gözüne
Kömür gözden yaşlar akmış yüzüne
Koydum da başını iki dizime
O hain kirpiği çıkarıp aldım
Görür müyüm acep yine yüzünü
Gurbette garibin bitmezki derdi
Vatan derdi, sıla derdi, yar derdi
Seher yeli yar kokusu getirdi
Vatan, vatan diye koklar gezerim
Kadir mevlam böyle yazmış yazımı
Seni düşünüyorum daima
Seni düşünüyorum mısralarımda
Sensiz olmuyor şiir, sensiz olmuyor dünya
Sensiz yaşanmıyor hayat
Sensiz gezilmiyor Ankara
Daha dün, dünyaya yeni gelmiştin
Acıktıkça ak sütümden emmiştin
Bir yaşında, anne, baba demiştin
Şimdi gider oldun ellere, kızım
Sonra kardeşine ablalık ettin
Hiç kesilmez şu Sinop’un rüzgârı
Hem baharda eser, hem de yazları
Doldurur gözlere, kumu tozları
Sinop seni yeller alsın götürsün
Sinop kalesinden deniz görünür
Dökmek istiyorum dertlerimi, acılarımı
Temmuza mı; yoksa başkasına mı?
Bilmem anlar mı Temmuz kaygılarımı
Gurbet mi desem, hasret mi desem, yoksa sevda mı?
Kara kaşlı, ela gözlü, fidan boylu yarimi mi anlatsam
Yoksa başı karlı, dumanlı Topçamlı yurdumu mu?
Sıçan gelir takır tukur
Yer altında halı dokur
Mahkemede mektup okur
Katip olmuş bizim sıçan
Sıçan gelir takla tukla
Merhaba,
Rüzgarlı Sinop'u Nükleer Sinop'a dönüştürmek isteyenler var. Güzel şiirinizin anlamının sürekli kalması kalması için 'RÜZGARLI SİNOP' tan yana kalın.
Dost selamlarıyla.