Damladan göle dönüşün
Kıpır kıpır için dışın
Ve bir kordonla geçişin…
Böyle başladı gelişin;
Mutluydum!
Hepsi birbirinden değerli, saygın, sevecen ve güzel radyomun güllerine saygı ve selâmla...
Mustafa CEYLAN:
O, Radyo Gülük’ün başıdır, kaşıdır.. Gözü, özüdür. Disiplin ve dürüstlük, hoşgörü ve paylaşım yaşam düsturudur. Yüreği aşkla dolu bir gönül adamı, bir baba, kardeş, arkadaş ve dosttur. Varlığıyla dostlarına huzur, sevgi ve heyecan veren can dır. Ayırmaz birini diğerinden; çocukları, kardeşleri, arkadaşlarıdır... Özünde bir dir gülleri... Kıyamaz bir can ın incinmesine... Yeter ki paylaşımlar, yaklaşımlar hakkaniyetli ve insana yaraşır olsun... Küçük hesapların onursuz konuğu olmadığı gibi, dostlarına da yaşatmaz o onursuzluğu.
Sesinde ki o heyecan, o coşku, o duygu seli; ceylanların su içtiği pınarlarından.
Değerlerine bağlılığı kadar evrensel düşünceye açık...geniş algısı sayesinde her kesimden insanla sağlıklı, saygın, sevecen dia loğlar kurabilen açık ve net bir şahsiyettir. O na sevgim, saygım koşulsuz ve süreklidir. O; can dır, canımdır..O dosttur...dostumdur! Nihayet O, bütün çizgilerin kesiştiği noktadır. Aynı duyguların berrak akışına yöneldiğimiz can suyunun debisi... O bir kavşak; can ların buluştuğu...
Merhaba Sevgili Dostlar,
Deli Mavi Sevdalar grubunun 27 Ekim- 2 Kasım tarihleri arasında haftanın şairi seçilen Sn. Refika Doğan ile keyifli bir söyleşi yaptım. Yaşadığı bazı aksilikler ile söyleşinin aksayacağı endişesini taşıyarak grubumuza, dostlarımıza verdiği önem ve sevgiyi göstermiştir. Refika Hanıma kişiliği, dik duruşu ve bunları yansıttığı şiirlerinden ve dar zamanında bize ayırdığı emekten dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Kendisine vermiş olduğum sözcüklerden şiiri oluştururken, birçok şiirinde olduğu gibi umudu nakış gibi işlemiş dizelere. Fırça sözcüğünü nasıl kullandığına dikkatinizi çekmek isterim. Umutla yarına bakabilen yüreklerle bir arada olmanın mutluluğunu bir kez daha yaşıyoruz.
aşkın tenine,
gönlümün mâbedine
kırağı düştü.
bir tek kara koymadı,
serpti akları
birer birer / telime...
Bugüne gelinen noktanın öncesinde;
Balkanlar’ dan Ortadoğu’ ya, Asya, Uzak Doğu’ ya kadar uzanan koca bir imparatorluğun...Dünden bugüne silinmesi olanaksız bir kültürün;
dost görüntüsü altında çevrelenen nifak tohumlarınca açılan şer kuyularında yok edilme planları...
Bu hain planların farkına varılmasıyla, kuyuyu kazanların açtıkları kuyularda kendi zehirli sularında boğulduğu günün başlangıcı olan Samsun yolculuğu... Ve takiben Kurtuluş savaşı süreci... Acılar, elemler...
’Ya İstiklâl ya ölüm! ’ diyen bir kumandanın ardından vatan uğruna, inandığı doğrular, değerler uğruna ölüme giden ve ölümle kalım arasındaki o ince çizgide küllerinden yeniden var olan bir halk...
' bitimli ömrün can kafesindeki yüreğimizdir misafir odamız. kimleri konuk etmedi ki...en güzel duyguları barındırdığı gibi en soysuzları da... gün oldu acı bal eylendi, gün oldu bal acılaştı orda...' r.d
Sana geliyorum sana!
Yıllardır içimde biriktirdiğim
Misafir odasından sevda sözlerimle
Ey! Hilâlim, yıldızım
Ey! Özgürlük avazım
Tanıma doğan hazzım
Gelinlik kızım, sar beni!
Al yazmana sar beni;
Şehidimle gazimle
Hediye ve İsa Kızılöz Kardeşim e...
Onca sevgisizlik onca yoz’ un içinde dünya...
Direndik gül aşkına, masallarımızla
Dikenlerin acısına.
bir 17 Kasım günü griler içindeki güneşe merhaba demişim sevecenlikle...yayla yolunda mı, harman yerinde mi... ne bileyim işte! toz toprağın içinde... r.d.
Ben bu hazan bağında on yedi kasım gülü
Solgun bakışlarımda olsa da hüzün tülü
Dostların selâmıyla eser gönlümün yeli
Mutluluklar sizedir sevginin pınarından.
değerli yazın dostum, İbrahim Coşar a saygıyla…
“Hayat beni öylesine zorladı
Hem şakayı unuttum hem gülmeyi
Başımız Sağ Olsun...! -
Başımız Sağ Olsun...!
19 Haziran 2009…Gecenin bir saatinde kalktım..Nedense uyku tutmadı gözümü..Saatler 04.00' ü gösteriyor..Ya kitap okumalı ya da bilgisayarın başına geçip yazmalı...Açtım bilgisayarı..Bari radyoyu da açayım, müzikle çalışmayı severim nasılsa, ...