Nasıl geçti eski yıllar?
Yöremizde susar şimdi
Bedenimi tutar sallar
Suratını asar şimdi.
Kültür bizim benliğimiz
Nasihat eylesem tutar mı acep?
Kul takvadan, hidayetten sorumlu.
Beni Yaradan’dan eylerim hicap
Dosta olan sadakattan sorumlu.
Arş-ı kürsü rızık verdi doyurdu
Yaradan Mevlâ’ya kara yüzlerim
Benim ibadetim var deyip geçme.
Karanlıklar çöker görmez gözlerin
Allah’ın nuruna fer deyip geçme.
Âşıkların yüreğini kavuran
Ağunun çeşmesi çağlayıp aksa
Bir içen bir daha alıpta içmez.
Zirveler patlayıp yere yığılsa
Bir geçen bir daha gelipte geçmez.
Arif meclisini bulupta girsen
Rüyalara girip dolaşır mıyım?
Kabir hayatına alışır mıyım?
Anamı arasam buluşur muyum?
Derdimi derdine katsın beklesin.
Önce hatır sorar, selam ederim.
Satır satır haberlere dönerim.
Akmıyor suları, kuru pınarım.
Pamuk Hoca yakın sıran diyorlar.
Çakılı’dan doğma Gutüp tohumu
Gönül dosta varsa Cennet gezilir
Ameli deftere ikram yazılır
Güneşin ışığı ufka süzülür
Şahin kanadını toplar gibidir.
Seller bulanır gider gölleri ak
Pîr kapısı dervişliğin oymağı
İstemezsin orada balı kaymağı
Gönülden olursa zikir kaynağı
Ne gönüller yorulur nede bir gül.
Beş vakit namaza, beşe dururlar
Şöyle bir uzandım kimler var idi?
Öyle biri var ki Hak’ka yürüdü.
Basireti açık nazlı pîr idi
Evliyadan Mıstık Dedem var idi.
Caminin içinde yeri sabitti
Varsın taş atsınlar dostlarım bana
Zehiri yutar da hazmeder gönlüm.
Hoş gelir gizlice ruhumdan yana
Ellerim içinde ahzeder gönlüm.
O yâre ulaşmak hayli bir gayret
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!