Gelmişten geçmişten bir söz edeyim
Nebatı yaşatan öz doktor beyim.
Vatanım olmazsa nere giderim?
Can versem toprağa az doktor beyim.
Her çoban koyuna kaval çalamaz
Bir sözüm var benim dosta düşmana
Evladını kurban verir her ana
Şehit olur uçar gider Yeksan’a
Bayrağı uzaya dikmeden dönme.
Osmanlı Selçuklu bak bir geriye
Gök kubbeye duvar çekip kasılmaz
Uzayda füzeyle yarışmayınca.
Dikenli yollarda yalın gezilmez
Kayalar düzlüğe dönüşmeyince.
İlim Çin’de ise ara bulursun
Üç yerde Mevlâ’ya senedimiz var
Unutma sözünü borcunu düşün.
Katına ulaşan kanadımız var
Duanın hızını gücünü düşün.
Adem’e Havva’ya neyi buyurdu?
Tükenmek bilmiyor gurbetin yolu
Bir garip elinden tutmaz duygusuz.
Anlayıp işitmez muhtacı hali
Alyanaktan öpüp tatmaz duygusuz.
İnsanlık yoluna kurar kapanı
Hoş geldin gönlüme yüce sultanım
Süleyman Şah gibi ecdada saygı.
Yansıdı devlete güzel endamın
Bu dini törende kabardı duygu.
Veremez hiç kimse sana eziyet
Attım bir kenara bıktıklarımı
Hazmedip erittim yuttuklarımı
Ancak ben bilirim çektiklerimi
Münafık kol gezer büftan ederler.
Bir avuç toprağın özü gülizar
Selam sana ey Habib-i Kibriya
Hak kullara bir gül sundu efendim.
Arşı kürsü müştak oldu enbiya
Amine’den bir nur doğdu efendim.
Karanlık geceler döndü gündüze
Karadır kaşların sürmeli gözün
Nur ağla, nur olmuş sultanım yüzün
Bütün cihanda geçmez mi sözün?
Müracaatım olmaz mısın efendim?
Vazgeçemem senin gibi velîden
Her eserde Atam yaşar
Koruyalım eserleri.
Bizlere korumak düşer
Koruyalım eserleri.
Seyreylerim doya doya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!