AYAKKABI
Yalın ayak olur mu mahallenin muhtarı
Nasıl giydin be adam bilip ayakkabımı
Yüzün yok anladım da kayıp mıdır astarı
Nasıl giydin be adam silip ayakkabımı
Maveradan bir sesle muştuların geliyor
Minarenin ışığı süzülür Ayasofya.
Fatih Sultan Mehmet'in artık yüzü gülüyor
Ezan sesin susmasın, üzülür Ayasofya.
Yıllardır bağrımızda tüter durur dumanı
Tarihten silinmeyen yazıdır Azerbaycan
Ermeni'nin tuzağı aldı onlarca canı
Kalbimizi titreten sızıdır Azerbaycan
Adımı koymuşlar doğunca hemen
Dalmışım ummana, akış belirsiz.
Ne yana çevirsem dönüyor dümen
Ömrüme işlenen nakış belirsiz.
Ne güneş doğuyor ne yağıyor kar
Yar adını anar durur andıkça kavrulur dilim
Ayrılmak mı kalmak mı zor bana sormasınlar sakın
Üstüne elem işlenmiş ne zaman kurur mendilim
Ağlamak mı gülmek mi zor bana sormasınlar sakın
Ben zaten İstanbul'um içimde dolaşan sen
Oynaşır güvercinler göğsümün ortasında.
Su üstünde durmuyor aşkın çizdiği desen
Can çekişip dururum sevdanın oltasında.
Ben zaten İstanbul'um bir martı kanadında
Yürüyorken usulca hakkın doğru yolunda
Durmayanı kovalar duranları taşlarız
Her gün öğrensek bile şu hayat okulunda
Öyle vurdumduymazız suda mısır haşlarız
BULAMADIM
Umudun bağrına düş salıncağı
Kurmak istesem de dal bulamadım.
Sabır ilmeğiyle ördüm her ağı
Hasretten vuslata yol bulamadım.
Biz bu şehirde hiç el ele yürüyemedik
Ne bulvarlar eşlik etti adımlarımıza
Ne yan yana görebildi Bey Sokak bizi
Ne bir çay içebildik oturup Sedirhan'da
Ne Taşhan'da iki çift sohbet edebildik.
Biz bu şehirde hiç el ele yürüyemedik
Şöyle bir iç çekip yar dediğimde
Sevdiğim yanımda ol istiyorum.
Sorunca arzumu söylediğimde
Yaş olup gözüme dol istiyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!