Mürekkebim yoktur bir defter edem
Yazam da sorayım yarime bari
Halden bilen yok ki halim arz edem
Bir nusha süreyim serime bari
Bari Halil gibi nare atılam
Hakikat bir gizli sırdır
Açabilirsen gel beri
Küfr içinde iman vardır
Seçebilirsen gel beri
Şüphe getirme gönlüne
Hacı Bektaş tekkesinin dışından
Dediler bir suna aştı yalınız
Ayırmışlar yareninden eşinden
Dediler bir suna aştı yalınız
Eşinden ayrıldı Bektaş'a vardı
Medet ya Muhammet medet ya Ali
Ya Muhammet sana mürvete geldim
Karlı dağlar gibi yağdır günahım
Ya Muhammet sana mürvete geldim
Muhammet'tir Nebilerin aynası
Geldik darına duşlandık
İrehbere bağışlandık
Bir aşıyla aşılandık
Durmaz Yezit oklar bizi
Gönül bir ulu şehirdir
Ey Yezit sen neden yeldin kastıma
Erdebil'de Şah Safi'den buyruğum
İlettin Urum'a çoban eyledin
Sırtımdaki alet midir çağlığım
Mağripten de çatal nurlar doğarsa
Emek çektim bir ev yaptım erenler
Yine bu güzele bildiremedim
Bahar geldi çiçek bitti ot bitti
Toprak güldü taşı güldüremedim
Yüreğimde belli belli yaralar
Sabır kıla kıla canıma yetti
Hasmını ararsan bundadır aşık
Kamil oldum deyü dava edersin
Hamakat nişanı kimdedir aşık
Ehl-i dil olmadan söyleme hemen
Hayır edem derken işlerim şer oldu
Elimden bir kaza çıktı erenler
Evliye ceminde yerim dar oldu
Elimden bir kaza çıktı erenler
Benim ahdim oldur hatır yıkmayım
Gel güzel yola gidelim
Adı güzel Ali ile
Açlar doyar susuz kanar
Leblerinin balı ile
İçilmez dolu içilmez
"Şu ellerin taşı, hiç bana değmez,
İlle dostun bir tek gülü yaralar beni !"
Kalleş hızır
Breh breh