Yel esti mi aşka gelir sallanır
Mart ayında yeşillenir ağaçlar
Kıpkırmızı donlar giyer allanır
Hu dost çağırır allanır ağaçlar
Çiçek açar domur domur dal verir
Çıktım yücesine seyran eyledim
Gönül eğlencesi küstü bulunmaz
Dostlar bizden muhabbetin kaldırmış
Hiç bir ikrarında ahdi bulunmaz
Zülüflerin top top olmuş çığalı
Be hey acayip adem
Öldüğünü bilemezsin
Korlar bir karanlık dama
Kapı baca bulamazsın
Yağmur yağar yeller eser
Gurbet elde yad ellerin derdini
Çekeyim de eğleneyim bir zaman
Yaralı sineme bal ile tuzu
Ekeyim de eğleneyim bir zaman
Sılaya gönderdim gönül kuşunu
Ey erenler çün bu sırrı dinledim
Huzur-ı mürşide vardım bu gece
Hakikat sırrını andan anladım
Evliya merdanın gördüm bu gece
Mürşidim Muhammet buldum yolumu
Ey sofi özüne bir muradım var
Elin günahını sen mi görürsün
Yüzün kara bir külhanda yerin var
Ali divanına nasıl varırsın
Rehberin kim olduğunu bilmezsin
Hak bizi yoktan var etti
Şükür yoktan vara geldim
Yedl kat arşta asılı
Kandildeki nura geldim
Eyyub ile ten erittim
Ben dervişim diye göğsün gerersin
Hakk`ı zikretmeğe dilin var mıdır?
Sen kendin görsene ilden n`ararsın
Hali hal etmeğe halin var mıdır?
Bir gün balık gibi ağa sararlar
Sabahtan uğradım ben de Suna'ma
Dedim, Şah'ım gafletlerden uyana
Eğildim lebine bir buse kıldım
Dedim uyan, dedi, var git o yana
İnci, sedef, mercan döken kamildir
Nazlı yare selam saldım almamış
Almazsa gam değil almayıversin
nazlı yarde bana selam salmamış
Salmazsa gam değil salmayıversin
İstemem kaşların kara ise de
"Şu ellerin taşı, hiç bana değmez,
İlle dostun bir tek gülü yaralar beni !"
Kalleş hızır
Breh breh