Yorgun bir gece
Ve
Simsiyah gökyüzü…
Uzaklardan acı bir Ud sesi duyuyorum…
Duyamıyorum! ! !
‘unutturamaz seni hiçbir şey’çalıyor sanki! ! !
Solmayın ey sevgili güllerim,
Ruhunuza bülbül sesinden başka ses değmesin…
İzlerini taşımayın yüreğinizde
Geride bıraktığınız susuz gecelerin….
Unutun gitsin
Kuruyan yapraklarınızı
Şiir yazamadığımdan mıdır
Ellerime batan gül dikenleri! ! !
İnce bir sızıdır belki,
Şu an
Şu dakika
………..
Ölüm yorgunluğu taşıyorum artık,
Yüreğim kaldırmıyor hiçbir şeyi
Ve ben,
Ve ben gitmeliyim artık diyorum…..
Soğuk taş duvarlar sarmalı bedenimin her hücresini
Engin gözlerimde bir adım öteyi görmemeli kimse
Zamana bak.......
Açmıyor artık içimde
Buz mavisi bir zambak........
Kapattım artık tüm yüreğimi,
Sessiz ölüm gidişlerine
Hain bir Mart ayazı vurdu
Mutluluk dağ başındaki yalnız çiçek,
sevinçler masum çocukların minik gülücükleri
ve güzel günler,ve güzel günler çok yakın…
seni terk ediyorum …
dağ başındaki yalnız kasaba,
dağ başındaki kalabalık ama ıssız memleket;
Hayallerimiz vardır,
Kapalı göz kapaklarımız altında
Sorumluluğunu hiç alamadığımız hayatlar gibi….
Kuruntularımız vardır,
Kanımızla sulayamadığımız saksıdaki karanfillerin
Yalnızlıklarım,
Yorgunluklara sürükler küskün bedenimi…….
Avuçlarımda geçen kıştan kalan
Gül kokulu kardelen çiçekleri…..
Pervasızca kopartılan bir dostluğun,
İzleri takip eder karanlık gölgelerimi….
Bu gün buradasın,
Yarın gidiyorsun ardına bakmadan..!
Sessizlik ve sensizliğin ertesinde,
Boş hayaller,tatlı duygular kaldı gitmeyen…
Onlar gitmiyor nedense! ! !
İçimden söküp atamıyorum onları…
Kekik kokuları yayılırdı
Mevsimin bu vaktinde
Dağların doruklarından inerdi,
Güneşin güzel perçemiyle….
Sessizliği duyulurdu gece yaşanan çığlıkların ertesinde
Masum ruh yükselişlerinin……..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!