Duy kalbim!
insanlar çoğullaştıkça yalnızlaşırlar...
gör kalbim!
yalnızlaştıkça çoğalır insanlar...
duydum gördüm yaşadım
çoğul yalnızlıklarımda...
'Aşıklar dokunmazmış ağaç kabuklarına Eylül'de çünkü soğuğun parlak ışıltısı olurmuş üzerlerinde'
biz hep inadına kazıdık hüznümüzü yaşlı çınarlara
yağmur yağarken okyanusun üzerine
ya da kayaların üzerinde sekerken
parçalanan diz kapaklarımızdan akan kanla
Alıp eline keskiyi ve çekici
günlerce yonttu fildişi mermeri
bir kadın yarattı
bir ölümlüden bile
daha güzel
kır çiçeklerinden taçlar
Bir antikacının elleriyle dokunuyorum sana
kadim bir kitabı okur gibi okuyorum
sayfalarını tek tek
bir madencinin elleriyle dokunuyorum
gizil anlamlar yüklü kömür gözlerine
Seyduna'nın elleriyle okşuyorum
IX
Günah da silinebilir
yazıldığı gibi
erguvan bir güzellikle
Belki de hiç birimiz
aslında mutlu değiliz...
koca bir yalan gülücüklerimiz
tutku dolu gecelerimiz oyun
öpüşmelerimiz aldatmaca
yalan dolu hayatlarımız...
Sevgilim uzak çölüm
düşlediğim intihar
yarım kalan günahım
her martı çığlığında
çoğalan umudum
hangi uzak iklimdesin şimdi...
Masamda rakım sigaram
masamda mum ışığı yalnızlığım
ay küsmüş geceye
dışarıda kar
dışarıda boran
ben rakım sigaram
Sadece
martıların gördüğü
kasvetli bir odada
'Kara Orman'a doğru
yürüyen bir adam
arada bir gelen
Yollar yayaya
yaya da yollara vurmuş kendini
akıyor zaman bir kum saatinden
inceden inceye bilinmeyene
yaya vurmuştur kendini yola
akmaktadır zamana
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!