Gideceğim bu Şehr-i Beyza'dan
bir şiirin son dizesine yazıp adını
adını adımın yanına yazıp
dost kalabalıklara karışacağım
bir adı kalacak bu yangının
bir de bitmez tükenmez hikayesi
Hakikat mahiyet tabiat
içimdeki korkak muattıla
kanayan kanadıkça ağrıyan çocukluğum
çocukluğuma duyduğum özlem
varlık ve yokluk
''burada oluş''un saçmalığı
Gelmeyeceğini bildiğin birisini
beklemek gibi bir şey bu
Godot gibi
derin bir sızı
satır aralarında unutulan
her dile gelişte yok olan
Varlığınla çoğullaştığım
Varlığım artık sana ait değil
Dün şarkılarım
Bir ırmak uğultusuna düştü
Kimbilir!
Hangi ülke topraklarına dokunarak
Yıkıldı şehir
bulutlar çekildi üzerine yıldızların
gözlerini yumdu gece
ahh babil! şeytanın orospusu...
yıkıldı şehir
oysa yakındı çok yakındı
Biz şafakta ölmeye alıştık
şafakta gülmeye
ağlamayı şafakta öğrendik
şafakta filizlendik topraktan
boy verdik kardelenler misali
şafaklarda meyvası olduk darağaçlarının
Dün gece Yahudayı gördüm düşümde
saçları kadar kızıl değildi daha sakalları
Galileli bir fahişe kadar ürkekti gözleri
otuz gümüş düşlerinde yoktu
üstelik erguvanlar hala beyazdı
bir iki üç horoz ötmemiş
03-05 nöbetinde
gecenin ilk yarısındayım
sensiz saatlerin uçurumundayım
aşksızım kimliksizim yine
söyle ey sevgili
gemilerim hangi ıssız limanlarda
Felsefe Athena'nın mızrağı karanlığı deldiğinde ve aklın hapishaneleri yıkıldığında özgürlüğüne kavuşacaktır...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!