Aldırma sen yaralarıma
Vurulmuşum yıkılmamışım
Kendi cihânımda kendimledir cihâdım
Dertlerim bin küsür yıllık
Şimdi o amansız savaştayım
Bir kız kaçmış içimden onu ararım
I
Geldim, diyemem; ey sevgili!
Bunca yolu aşıp da, geldim, diyemem
Seni anlamadan sevdiğimi söyleyemem!
Kör bir gece vakti paslanmış kurşunlarım.
O adamlar yorarlar
Ellerinden gelse cennete han yaparlar
Gönül yıkıp hatır sorarlar
Bunları yaz bi kenara Tanrım, sonra affına sığınırlar
Ele avuca sığmayanı bir cüzdana sığdırırlar
Sevmiyorum sizin gibi cepleri para dolu adamlar
Bir şeyler duyuyorum
Bomboş sokakta ölen, duran, yatan...
Kime neyim var
Benimkisi artık sevda değil
Ne borcum var size
Bu duvarlar artık yabacı bize
Yaşamak
Pay biçerken ölüme
Her nefeste bir kez daha
Bana
Yaşamak alışmak değildir
Alışmak yaşamak değildir
Bir bir düşüyorlar işte.
Yağmur gibi, çığ gibi, gözyaşı gibi
İnsanlar, lisanlar, inanlar...
Yaprak gibi düşüyor işte dostlar
Ha söz söylemiş düşmüş, ha da düşerken söylemiş
Bir karayılan gibi buluşmuş toprakta
El verin kardeşlerim
Bugün Güneş’i biz batırıyoruz
Püfür püfür esen rüzgârı
Bu kez biz üfürüyoruz
Bir yangın var kalbimin en güzel yerinde
Ne Kâbe’de ne Mekke’de
En baştan başla dedin
Doğdum ve yeniden geldim
Tekrar yıkandım günahlarımdan
Yine seninle günaha girmeye geldim
Sen bana göre değilsin dedin
Herkesin bir vazgeçişi olur
Bir vazgeçtiğinden her şey bir olur
İnsanlar bazen ölür bazen olur
Gider arkasına bakmadan
Arkasına bakan gurbete
Bakamayanlar ise sılaya
Ey peyda peyda boyanmış yüreğimin rengi
Bülbüllerin uçarken durup selam verdiği
Gökyüzünde damla damla dalga dalga
Atamdan bir haber ver bana
Gündüzleri batmayan Ay’ında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!