Büyük İskender’in kentinde, elimde zaman makinem yürüyüşüme
Devam ediyorum..
Yürüyorum hızla.. Adımlarım hızlı.. Anafartalar caddesindeyim şimdi,sağlı sollu dükkanlar..Lokantalar ve taze ekmek kokusunu ücretsiz, camekanların dışına veren fırınlar..Gazete bayileri,günümüzde halen belediyeyi uğraştıran seyyar satıcılar..
Bu gün her hatırladığımda tekrar ve aynı tazelikte burnumda tüten güzel kokular..
Bir el daha,
Bilirken,anlarken,
İki bedende yaşayan,
Tek ruh gibi..
Kayıp giderken..
Sanırım,
Hiçte acelen
Yok..
Bir bu kadar daha,
Yaşarsın,
Bu inatla..
Bizim özgeçmiş ya da biyografi dediğimiz şey, şu kısacık insan ömründe nedir ki? Ya da ne olabilir ki? (Merkezi Güneş olan ve içinde, yaşadığımız Dünyanın da dahil olduğu bir sistem. Güneş’in etrafında saate 108. 000km hızla dönerken üstelik.) Bundan kasıt o ana kadar olan yaşam sürecinde neler yaptığın ya da yapamadıkların mıdır? Genelde biyografilerde yapılanlar anlatılır. Yapılmayanlar değil.
Şu yıl doğdum, şu okulu bitirdim, şu kursu aldım, evliyim iki oğlum
Var. Falan, filan.
Bilirsin,severim zaman tünelini..
Gecikmeden,zorlaşmadan birşeyler,
Arada bir,akşamlara da şafaklara da
Dönmek gerek..
‘’El Filan Sallıyorum’’ diyor,
Gaipten, belki de yukardan gelen sesler.
Tıkırtılar, çuf çuf larda, bir treni gizliyor.
Baba Zula çalıyor.
Birkaç öküz, kenarda ot yiyor.
Bir kadın uzaklardan, ‘’Gemileri yakma’’ diye yazıyor.
Yüksekçe bir yerde,o güzelim antik çeşmenin yanına geldiğimde,geriye doğru dönüp baktım..Hava oldukça soğuktu, Tepeler aşağıya doğru alçalarak ovaya inmekteydi..Buradan sislenmiş ova, çok farklı ve hoş görünüyordu.. Hemen aşağıda, tam ortasından geçen yoldan geçerek bulunduğumuz yere geldiğimiz,Ağlasun evlerinin kiremitleri görülmekteydi..Elimi mimarisine hayran olduğum çeşmenin önündeki sararmış uzun mermer yalağın içine daldırdım..Binlerce yılın ağırlığını duydum elimde..Buz gibiydi su..Ağlasun’un Sagalassosu,
Kendisiyle pek ilgilenmeyen Ağlasun’a dargın gibiydi..Sagalassos,Ağlasun’u pek ilgilendirmiyordu yalnızca sırtında taşıyordu sanki tüm tarihinden sormluymuş gibi..Orada durduğu ve ayağa kalktığı dirildiği sürece de bu değişmeyecekti..
Ağlasun kabul etmese de binlerce yıllık gerçek buydu..
Sağalassos,Ağlasun un şimdi toprak altında yatan,
Dirilmeye,ayağa kalkmaya çalışan kendinden binlerce yıl daha yaşlı
Balıkçı, öylesine anlatır ki Egeyi ve kıyılarını, tadına doyamazsınız.
Onun her kelimesinde sihirli bir derinlik ve anlam yükü vardır.
Onun anlatımıyla Egeyi ve kıyılarını anlamak, insanı üstün bir kültür seviyesine taşır.
Ege, olağan arzuları uyandıran bir deniz değildir. Diyor balıkçı.
Kiraz dalından, bir Bahar’ın Mayıs gülü yankısına uçmayı isterken rüyalardaki gibi,
Bir soğuk Kasım’ın yel’i girmiş göğsüne sarı yaprak olmuş. Güz gibi.
Yaprakmış yağan. Meğer gitmiş Bahar, olmamış diyemiyormuş bu kez hiçbir şey arada Yaz geçmiş gibi.
Bir küçük
Şansım
Bile olmamış
Bilmeden..
Ben,
Bulutun içindeyken,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!