Kızıl kumda,
Tabana kuvvet, içim bulanmalarda..
Yüzüm, Mars toprağı..
Bedenim, çöl kızılı..
Ruhum, ay sarısı..
Aklım, dünya mavisi..
Uzatacakmış,
Elini bana.
Bir şartı varmış,
Yalnızca.
Hızır İlyas’ın.
Ayağa kalkıp,
Durgun,hatta sessizce seyreder yüreğim..
Bazen sevinçli bazen kahırlı çoğu kez titrek..
Ötelerde savaşır,gider gelir korkar..
İniyor, ezberindeki titrek, soluk güneş,dünyanın.
Uzay zaman mekanını aşarak.
Uzak kuzey ay düğümüne henüz varmadan huzmeler,
Gecenin bir türlü kararmadığı, okyanus kıyısı o kuzey ülkesini düşünüyorum.
Yerin altından vurduğunda sıcaklığı, kıyısındaki çırpıntılara, alışamadığım uykusuzluğuna, soluk ışığa ve oynaşmalarına bakıyorum dalgaların.
Saat gecenin on biri ve kararmaya karar verememiş, geçirgenliği artmış hava, beni denize itiyor.
Gün doğacaktı,
Karanlıktan sonra..
Biraz dayanabilseydin..
Acılara..
Yine belki, bir akşam,
Tersine döner de
Her şey,
Vururken dalgalar duvarlarına,
Pasaport iskelesinin.
Umutlanıyorum.
Tanrımız
Mutlu bir düş kurdu,
Mutlu hep mutlu
Olsun diye
İnsanı yarattı
Ama insan
Hakkım olmayana saplandım. İçim soğudu. Görünmez Ay Koçtayken sustum.
Geri gidişe kararlıyken Merkür, Gecenin dolunayı Boğa olmuş.
Kimselere ulaşamazken kahır çekememezliklerinden, Kaygılar zirve yapmış. Yaş elli. Her şey de belli.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!