Artık çok fazla geliyor.
İki heceli, altı harfli,
Bir tek kelime bile.
Onca içten,
Derin dizeden sonra,
Nokta olmak,
Soğukta da,
Yağmur, çamurda titrerken de. Ezanları okunurken de,
Acele akşamların karanlık, sıcak koynunda,
Yollarda,
Yürüyormuş gibi…
Layık mışım gibi ezelden perdelere, bir de el açıp,
Dualarla beklemişim.
Çıka gelmiş irili ufaklı balyozlarıyla. Ona rağmen,
Gece gelen,
Asla Güneş değilmiş.
Direnmemek gerekirmiş.
Zamanlamasına,
Yaşamın.
Dinle!
Diye başlamış ya Rumi,
Okuyamadığın kitabında.
Sözleri de olabilirdi, onu dememiş ama.
Sazlıkta inildeyen Ney’e uzatmış parmağını.
Yaşadım,
Mutsuz bir andı..
Hatta çok hüzünlü..
Mevsimine kapılmıştım..
Sevgili Demirciğim Güzel Torunum,
MERHABA…
Sen doğalı henüz altı ay bile olmadı. Öylesine masum, öylesine doğal ve tatlısın ki nasıl anlatayım sana bilemiyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!