Karanlık dereler akar kentin içinden
Akarken yaşamı da ardından sürükler
Öylece uzanır gider Körfez'e doğru
Ve İzmit'i sarar ölüm kokusu
Karanlık dere, koku, ölüm
korku kervanının
korkusuz rehberi
yol gösterir bana
nereye kadar
diye sormadan
giderim ardınca
sen adi bir hevesin masum kurbanı
adını koyamadığın büyük bir acı ile
avazın çıkıncaya kadar bağırdın
kurtar beni anne, anne...
minik bedeninin bu büyük haykırışı
hissiz sadakat
yakar düşünceyi
yol verir aldatmalara
erir insan, içten içe
gelemez yüz yüze
sırt sırta veremez
kirli yalan
ruhumuzda yıkansın
durulansın dilimizde
sözcük olsun
yalan utansın
kaleler yaptık benliğimize
korumak istedik saflığımızı
yitirmeden yaşamak istedik insanlığımızı
doğruları söylemek istedik yalanlara
kavuşmayı hayal ettik ölümsüz sevdalara...
yağmurlu bir gündü İzmit’te
her zamanki gibiydi aslında her şey
tekdüze binalarda, sokaklarda…
yaşam devam ediyordu işte
nice hayalleri yaşamış ve yaşatmış
ve nice hayallere mezar olmuş bu kentte
sen benim anamsın İstanbul
süt veren, bakan, büyütensin
yüreğinin baş köşesindedir yerim
sen de öylesin bende, bilirsin
soğuk kış gecelerinde üşürüm
koynunda ısınırım anam İstanbul
Dinle!
Sana söylenen iyi-kötü herşeyi
Sus!
Konuşma öyle bildiğince
Bak!
Sana gösterilen her yöne ve her şeye
bir ramazan gelir
bereketiyle...
sofralar şenlenir
yürekler tazelenir
ne güzel olur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!