Ark edip bağladım gözüm yaşını,
Yüreğime bir köz düştü, sönmüyor.
Gördüm Zemheri’nin kara kışını,
Yüreğime bir köz düştü, sönmüyor.
Çok oldu geçeli, ömrüm baharı
Deli gönlüm döner durur,
Yürüyen merdiven gibi.
Yaren, yoldaştan ayırır;
Beş parmak eldiven gibi.
Ne yol bilir ne de düstur,
Yavşak Yavuz” derdik, birisi vardı
Beslendi, büyüdü, bit oldu gitti.
Kısacası, hıyar oğlu hıyardı
Zengin kapısında it oldu gitti.
Mankurt gibi biat etti Bey’ine
(Âşık İhsanî’ye Nazire)
Bütün halkım hakikati
Sezene dek yazacağım.
Şiirimi okumaktan
Bezene dek yazacağım.
Gün geçmez ki zam üstüne zam gelir,
Yazık olsun ulan size, yazık be!
Yoksul halka gam üstüne gam gelir,
Yeter artık attığınız kazık be!
Söz alınca “inançlıyız”, dersiniz;
Yıllar sonra yâri gördüm,
Sanki başıma taş düştü.
Benzi solgun, sarı gördüm;
Yüreğime ataş düştü.
Dedi: “Bakma, gören olur,
Pencerede gördüm ak gerdanını,
O kar beyaz tüller ile yarışır.
Sırma saçı sarmış dört bir yanını,
Sazımdaki teller ile yarışır.
Koynundadır domur domur gülleri,
Bazı işler farklı olurmuş meğer…
İktidara yandaş olsaydım eğer;
Bana da derlerdi “yaşayan değer”
Aman eksik olsun, istemiyorum.
(Yaşname)
Her erenler bakın vukuatıma!
Doğduğum gün bir balonu delerdim.
Neler yapışmıştı şu suratıma,
Ortalığı kanlı yaşa bulardım.
Her erenler bakın vukuatıma!
Doğduğum gün bir balonu delerdim.
Neler yapışmıştı şu suratıma,
Ortalığı kanlı yaşa bulardım.
Yaş ağaçtan babam yapmış beşiği,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!