Dertli sinem her gün yanar tutuşur,
Ela gözlü yârden ayrı düşeli…
Virane gönlümde baykuş ötüşür,
Ela gözlü yârden ayrı düşeli…
Yüreğimde dinmez oldu bir sızı,
Geçti ömrüm heder oldu,
Bir anlayan yoktur beni.
Herkes sitem eder oldu,
Taşa tutan çoktur beni.
Sevda benden uzak gitmez,
Ayvayı, turuncu sayayım derken,
Narımdan olmuşum narımdan dostlar!
‘Şekersiz, sâfi bal yiyeyim’ derken;
Arı’mdan olmuşum arı’mdan dostlar!
Bir sağına bakar, bir de soluna,
Sen doğru yoldasın değişme sakın,
Eller ne der ise desin be Derya!
Mütevazi kalbin insana yakın,
Söyle sen melek mi nesin be Derya?
Eğer güvenir de dinlersen beni,
Deli gönül tut sözümü,
O yâr senin olmaz artık.
Duymaz mısın avazımı,
Feryadımı bilmez artık.
Şu halimi görmeyen yâr,
Coşkun sular gibi aktın,
Yetmedi mi deli gönül?
Defalarca beni yıktın,
Bitmedi mi deli gönül?
Neler çektim ben neleri,
Senin hasretinle yanar tüterim,
Bir buseyi çok mu gördün sevdiğim?
Kar misali erir erir biterim,
Bir buseyi çok mu gördün sevdiğim?
Nere baksam orda seni görürüm,
Felsefenin özü Cumhuriyet’ti,
Sekiz asır evvel Pir’imle geldi.
Esarete karşı bir hürriyetti,
Namusum, şerefim, ar’ımla geldi.
Bilimle gitmezsen karanlıktı yol,
Söyle Yüksel, neden yüksek uçarsın?
Sonra düşersin de parçan bulunmaz.
Meze hazırlarsın, rakı açarsın,
Yemek pişirmeye salçan bulunmaz.
İkâmet edersin bir göz odada,
Zalimlerin hele bakın işine,
Din adına insan soyandır bunlar.
Kan bulaşmış nice yerde dişine,
İnsan eti ile doyandır bunlar.
Sarığı, cüppeyi giyer gezerler,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!