Çalgılar, meyler, fasıllar
Amcabey bugün nasıllar?
Söylenir geçse asırlar:
“Gel amcanın kucağına! ”
Surat asık, kaşlar çatık
Gelme istersen
Bırak uğrunda öleyim
Sen kefenim ol.
Git istersen
Ben yolcun olayım
Sen durağım ol
Gözlerin ilham
Gözlerin şiirim
Gözlerin canım
Gözlerin yüreğim
Gözlerin penceremde ışık
Gözlerin gözlerimde iki karanfil
Yeşile tutkunluğum var ya hani
Yaprak yeşiline, çiçek yeşiline
Sarı düşmeyegörsün
Ölürüm.
İçim içime sığmıyor bu sabah
Kalbimde ayaklandırdığım şarkılarımı henüz yazamadım
Gündüz parlak güneş, gece gülümseyen dolunay çeldi yolumu
Bütün zamanlarımı seninle yaşamak istesem de sevdiğim
Çılgın deniz değil yalnız, mor dağlar da bağladı kolumu
Sensizlik zor, bu anlarımda yarı gurbette yaşıyorum sanki
Deli misin a oğul
Her güzele güven olur mu?
Çocuk musun a oğul,
Biliyorsun hâlimizi
Şöyle bir giyeceğimiz yok
Hele yiyip içeceğimiz
Öyle ya
Sen çöğür şairisin
Ahlat dibinde yaşamalısın
Vatan millet Sakarya
Gerisi angarya
Zaman değirmenlerinde döndürülen şarkılar
Bizim sevdamızın güftelerinden başka ne ki?
Sihirli bir dünyanın kanatlarına bıraktık kendimizi
Dünyaya gelişimizin nedeni bu değil mi?
Kalplerimizde yanan ateş aynı damardan besleniyor
Bir şiirin şafağında
Aya yaslanmışım.
Gönlümde eski sevdalara yer yok
Baya uslanmışım.
Sanki bin yıl beklemiş gibi yorgunum
Oysa ben o kadar yaşamadım ki
Yola düştüm bir kere koşuyorum
Okudum sevgiye sebil yüreğini
Gözlerinden bildim seni
Yanımdan akıp giden şoför, dur şimdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!