Nerden geldi, nedir nedendir bu sarhoşluk
Aldığım nefeste mi, içtiğim sudan mı nahoşluk
Nasıl kaptım bu hastalığı; miskinlik, başıboşluk
Bir tas su çalmaya yüzüme erinir oldum.
Hadi gel sevdiceğim
Gel.
Kara gözlüm, gonca gülüm,
Kardelenim, menekşem gel.
Gel gir artık hayal dünyama
Bak:
Rüya alemimde neler var
Hayal dünyamda neler yaratmadım.
Sonsuz hayat vereyim istersen,
Ab-ı hayatımdan içireyim.
İşte koklanmamış çiçekler açtı gönlümde
Söylenmemiş sözler coştu dilimde.
Hayal dünyamda derdim yok senden başka.
Tek sen yoksun.
Birde sen gel,
Her şeyimiz tamam olsun.
Kurayım ikimize bir cennet...
İster huri ol ister melek.
İstersen saraylar yaptırayım sana
Köşklerde otur istersen
Ya da yalılarda.
Tarih öncelerine götüreyim
Gezdireyim seni Babil Asmalarında.
İstanbul’u gezdireyim istersen
Orhan Veli’nin şehrini
Hiç duymadığın şarkılar söyleyeyim,
Şiirler okuyayım sana.
Beğenmezsen yenisini yazarım.
Dünyayı yeniden yaratmalıyız
Her şey ikimiz için olmalı.
Kurduğumuz dünyada rüzgar olmamalı,
Nefesin esmeli ılık ılık
Ve kokun sinmeli kainata,
Sesin yankılanmalı hep sonsuzlukta.
Çiçekler istediğimiz renkte açmalı,
Kokusu teninin kokusunda olmalı hepsinin.
Taşlar teninin yumuşaklığında olmalı,
Balın tadı dudağının tadında olmalı.
Öylesine girmelisin ki hayallerime
Işık gibi...
Güneş bile sönük kalmalı yanında,
Kaybolmuş yıldızlar yolunu bulmalı.
Bir gel ki hayal dünyama
Geldiğinde zaman durmalı.
Gel, ne olursun gel.
El ele yaşayalım ıslak caddelerde
Karlar yağsa da üstümüze
Üşümeyiz el eleyken, yanarız.
Sarhoş olayım ne olusun,
Bir öp beni.
Hayal içinde rüyalar göreyim.
Benliğimi al, sen olayım sende.
Öyle sarhoş olayım ki;
Bütün kainat sen görünsün gözüme.
Damarlarımdaki kan coşsun
Unutayım her şeyi...
Gel öylesine gir ki hayal alemime
Dönmek mümkün olmasın gerçeğe.
14.05.1991
Osman KARADAĞ
Dudakların tuzlu su gibi
Suya çeker,
Sana çeker öptükçe.
Kekremsi ayva tadında
Ömükçül boz armut gibi özlemin.
Yokluğun alkol sanki kanımda,
Rakıya çeker,
Şaraba çeker dolaştıkça.
Kekremsi ayva tadında mazi.
Andıkça düğüm düğüm boğazım.
Seni,
Alın yazım.
Bu bekleyiş, bu akşamla.
Kaybedeceğini bile bile
Düelloya kalkmak zamanla.
Osman Karadağ
26.10.1993
An gelir Güneş açar düşüncelerimde
Pırıl pırıl arzular
Kulaklarımda iyot kokulu dalgaların sesi
Birde ıslık düşer dudaklarıma
Makamını dahi bilmediğim şarkılardan.
Gider de giderim
Arzularımın götürdüğü yere kadar.
Kimi zaman kara bulutlar kaplar benliğimi
İçimde tufanlar kopar
Göz bebeklerimin önünde çıldırmış koşuşmalar
Birde yıllardır gördüğüm rüyaları yorarım
İster istemez,
Tarif bile edemediğim...
Sinerim sinerim
Ta tanıyamadığım yanlarıma kadar.
Kah umursamam dünyayı
Öylesine vurdumduymaz,
Savaşlarmış, talanmış, sömürüymüş,
Hastalıklardan ölen çocuklar...
Film izler gibi izlerim umursuz
Öylesine hissiz, donuk
Kutupların buzulları kadar.
Sonra birden başlar içimde isyan
Birden tüm çirkefliğimle başlar küfürler
Ağzım dolusu kadar.
Önce kendime,
Sonra kimler nasiplendiyse...
Lanet ederim çaresizliğe,
Kahrederim böyleliğime...
Ederde ederim
Kendimden dahi nefret edene kadar.
İşte böyle bir hal Gelinciğim
Buysa yaşamak insanca?
İnsan değilim...
İnsanlığım;
Sana sevdan kadar
17.11.2009
Aslında şu an uyuyor olmalıydım
Ve bütün rüyalarım boyunca
Şu anki ayaklarımın acısını hissetmeden
Soluk soluğa
Sana koşuyor olmalıydım
Kilometreleri umursamadan.
Buna mukabil rüyalar boyunca beraber uyumalıydık
Ellerim ellerini tutuyor
Saçlarını okşuyor olmalıydı
Bir ihtimal öpüyor olmalıydım.
Dudağından
Seni özlemek o kadar güzel ki
Kavuşmayı sabırsızca beklemek bu ortamda...
Gün geçtikçe,
Azaldıkça zaman,
Yaklaştıkça özgürlük....
İnan uyku tutmuyor gözlerimi.
Bu yüzden günlerdir gecelerdeyim,
Ve gecelerdir gözlerinin misafiriyim.
Aslında sensizim ama
Senleyim her an.
Neyleyim suyun eğime akması gibi
Düşüncelerim, fikrim, arzularım sana akıyor.
Gündüzleri bendesin,
Ve
Geceleri de ben
Gözlerinin misafiriyim.
08.10.1994
Osman KARADAĞ
Çocuklar...
Çocuklar...
Benim, senin, bizim olan
Çocukken adamlar.
Adamken çocuklar...
Tek yumurta ikizi gibi birbirine benzeyen
Çekik gözlü olanlar
ve Onlar:
Dilleri; kocaman yürekleri kadar,
sevgileri kadar
Korkuları küçücük, dünyaları kadar
Nefreti bilmezler, öğretemezsinizde
Okumak kadar, yazmak kadar...
İç dünyalarına kimseyi sokmayanlar
Arzularını, özlemlerini sır gibi saklayanlar
Ve onlar:
Yakışıklı, ve güzeller güzeli;
Sevdasına tutulacak kadar.
Yoktur inanın!
Leyla ‘da, Mecnun ‘da onlar kadar sevgi insana
Yunus Emre kadar
Mevlana kadar
Pir Sultan kadar, can cana...
Ama Onlar
Saçı biraz okşansın isterler,
Gönlü biraz alınsın
Bana sor, beni tut, benimle konuş
Hatta bana vur derler.
Bir tek dokunuş ister.
Çocuklar,Çocuklar, Çocuklar...
Dokunulmaya muhtaçlar.
Atatürk’ü bilirler resimlerinden
Açılır gözleri fal taşı kadar
Şiirler okurlar bayramlarda, dilleri döndüğünce
Düşmanları kovdu derler yurttan,
düşmanı bilmezler,
düşmanlık bilmezler.
Tertemiz yürekleri bir Peygamber kadar.
Onlar kirletmedi bu dünyayı böylesine
Atmadı nükleer atıkları denizlere
Yakmadı ormanları,öldürmedi doğayı
Oku, kılıcı, tüfeği, tankı, onlar icat etmedi
Onlar başlatmadı dünya savaşlarını
milyonların öldüğü,
anasız, babasız, yavrusuz kaldığı...
Ve Onlar atmadı Hiroşima’ya, Nagazaki ’ye atom bombasını
Onlar yakmadı gaz odalarında binlerce insanı
Onlar kurşunlamadı,
Babasıyla kucağındaki körpecik Filistinliyi
Çocuklar, çocuklar,çocuklar...
Onlar tertemiz insanlar
İşte Onlar:
Benim
Senin
Bizim çocuklarımız
Ve Onlar değil
Dostluk, kardeşlik, barış engelliyiz...
Sevgiden sevdadan özürlüyüz biz...
Ve Onlar: Çocuklarımız...
Onlar Cennetlik çocuklar.
Osman KARADAĞ
18.02.2002
Bazen diyorum ki;
Keşke hiç okutmasaydı babam beni
Hiç okumasaydım
Bir çoban olsaydım Toroslar da:
“Bir elimde değnek,
Sırtımda kepenek,
Bilirim ne fırtınalar kopar ta içinde
Ne dertler gamlarla dolusun.
Nice göller oluşturdun akan göz yaşlarınla yüreğinde.
Ama sen onca eleminle
Mevlana kadar gönlü açık
Bir ana kadar sabırla dolusun
Eğil!
Bir bak kendine
İnsanların tebessümlerinde
İçindeki bütün güzellikler yüzüne yansımış senin...
Bana hiç şiir yazmadın diyorsun amma
Sen şiir gibi güzelsin
Ve şiirlerim de senin kadar iyi değil.
06.03.2009 Osman Karadağ
Dili geçmiş zamanlarda mı kaldı yüklemlerim.
Yalnızca o, şu, bu, mu artık şiirlerimin özneleri
Belirtisiz nesne mi anlatmaya çalıştıklarım.
Öylesine başıboş edatlar mı yalnızca tüm bunlar...
Satır başlarında olmasa da;
Ne ben gizli özneyim
Ne de saklı özneleri, şiirlerimin.
Ve
Soru işareti değilsin ki cümlelerimin sonunda.
Hala arıyor musun?
02.04.2009
Osman KARADAĞ
Şimdi ta uzaklarda
Saros Körfezinde
Kumsala yazdığım İsmin
Hala oradadır belki
Dalgalar silmediyse.
Ve senin için
Deniz kabuklarından yaptığım kolye
O unuttuğum yerde
Sonsuza dek kalacak belki de
Senin haberin olmadan
Ve senden habersizce.
09,02,1995
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!