Aklı erenler, ilmi bilenler, kafa yordu,
Dünya’yı iki kapılı bir hana benzetti.
Herkes hanın işleyişindeki sırrı sordu;
Gelip de gidenleri sana, bana benzetti.
Ömür dediğimiz bir süreç doğumla başlar,
Gel ey tanışamadığımız kişi,
Biz hiçbir yada yabancı değiliz.
Bizim gerçek işimiz gönül işi;
Biz bu tarlada sabancı değiliz…
Yetmiş iki millete kardeş deriz,
Düşünüp özlemini çektiğimiz,
Özgür ve güvenli bir dünya nerde?
Üzülüp de göz yaşı döktüğümüz,
Gencecik bedenler yatıyor yerde..
Kesin bir deva olmalı bu derde,
Kız evlat can gibi büyütülmeli,
Kadın yar gibi sevilmeli,
Ananın eli ayağı öpülmeli,
Hasılı:
Kadın her yerde,
Her konumda,
Karadaki yollar buz tutmuyorsa,
Denizde de gemiler batmıyorsa,
Yağmur yağıp, yıldırım atmıyorsa,
Hala bu Dünya’nın kahrı çekilir.
Sular akıp, lambalar yanıyorsa,
Özlenen bir yolcu hana gelince
Yollar coşar, hancı coşar, han coşar.
Seven insan sevdiğini bulunca
Kollar coşar, gözler coşar, can coşar.
Gönül bahçesine çiçek ektiği
Çok sevilmek istiyorsan eğer,
Dilin elinden uzun olmasın
Bu günkü işlerini bu gün gör,
Ertelenip yarına kalmasın.
Bir kişi övülmek istiyorsa,
Bir beyaz yorganı çeker üstüne,
Altı ay yatar dinlenir yaylalar.
Baharda uyanır sıcak bir güne,
Yine canlanır şenlenir yaylalar.
Sıcağın yağmurun sesini duyar,
Sevgimizi gece mehtaba yükle,
Kimse görmeden bana kadar gelsin.
Sonra benden karşılığını bekle,
Bak canım cam fanusta, senin olsun…
Yüzüme rüzgar üflesin nefesin,
Eğer maaş yetmiyorsa,
Ektiklerin bitmiyorsa,
Ürettiğin satmıyorsa,
Çoktan yemişsin naneyi,
Yarına hazırlık yoksa,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!