güç olan kalmaktı
kıskanç yalnızlığımın çağrısını duymazdan gelip
küskün bir sevdanın atığıyken gecenin karanlığı
adet olduğu üzre giderken birileri tükenip..
hüznü resmediyordum çıplak toprağa
bilir misin ki hep peşindeydim,
seni soludum,seni içtim.
seni atlas bir kumaş gibi,
kendime biçtim.
bir güneş doğdu içime,
I(Giriş)
'Bekarlık Sultanlıktır' barında bütün müşteriler
yorgun, umarsız ve dul bu akşam..
Bütün içkiler (sek, sulu, susuz,
eksik, fazla, buzlu, buzsuz) kabul bu akşam...
Pembe kağıtlara yazılmıyor artık,
Aşk mektupları.
Üstünde dudak izleri olan,
Bir ucu yakılmış mektuplar yok.
Şimdi msn ‘ ler, ıcq ‘lar, chat ‘ ler moda.
I (bakışma)
kağıt bana bakıyor ben kağıda
bir yılan gibi duruyor elimde kalem
ya beni sokar birazdan ya şiiri
ben sıraya sokma telaşındayım
her biri bir yanımı yok eden düşünceleri
sapık vuruşlarında ritmin,
bir ağrıdır kasıklarımda, susuşun..
bir anı tutulmasıdır, zaman..
bırak ıssız ada sessizliğini,
Şu lavaboya işemek huyumdan vaz geçsem iyi olacak.. Tembelliğimin bu kadarı beni bile şaşırtıyor. Klozet, lavabonun bir adım solunda, yani yapmam gereken tek şey; sola bir adım atıp, klozetin kapağını kaldırmak. Zoruma giden de bu herhalde, kapağı kaldırmak.. Çünkü bunu yapabilmem için eğilmem gerekiyor.. Eğilmek de bana göre bir şey değil. Ne iş yaşamımda, ne özelimde hiç eğilmedim ben. Çok kırılmış olmam bu yüzden olabilir, oldukça gururlu biriyimdir. Neyse, size ne benim gururumdan..
Hem ne olmuş lavaboya işiyorsam? Sonuçta, o da klozet gibi seramikten yapılmamış mı? İşin bitince açarsın suyu olur biter.. Yemek mi pişiriyorum da lavaboda, işememem gerekiyor? Bu kadar şekilci insanlardan nefret ederim ben..
Yataktan kalkınca, yüzümü hemen yıkamak zorunda da hissetmiyorum kendimi. Yatarken temiz olan yüzüm, kalkınca neden kirli oluyor? Uyku çok kirli bir şey mi? (Yoksa ben, yüzüm kirlenmesin diye mi hiç uyumuyorum son günlerde?) Yoksa; çarşafım, yastık kılıfım mı kirli? Şekilciler sizi.. Kuralcılar.. Siz, yüzünüzü yıkayabilirsiniz kalkınca.. Beni hiç ilgilendirmiyor..
Bir gece yarısı,
Çevre yollarında dolaştım
Gözlerindeki hüznün.
Bir otobüs durağı gibi alıkoyuyordu insanı,
Ayrılamadım.
Gece bitmek üzere,
rüzgarın kırık kapılara bıraktığı notaları topladım,
bunlarla günün birinde bir şarkı yazabilirim sana..
Bu gece, bütün resimler silindi gözlerimden,
kurt ulumalarında, geceyi seninle adımladım..
dar uykusunda,
imge avında, ozan.
yığılmış şiir borçları.
vurulup düşen ilk imgeyi,
kayan bir yıldızı yakalar gibi,
O Bir Beyefendi..
Saygılarımla.
Sabiha Rana