gözleriniz
yalnızlıktan kıyıya sokulan deniz
kayan yıldızlar barınağı
dün
günün üşüdüğü yerde
yüreğimdeydiniz.
Üçüncü bir kol gibi taşınırken,
Cilo dağlarında mavzer,
sen yolunu bulup,
makam aracının direksiyonuna kurulup,
paşa’sını, paşa paşa taşıyan asker..
“belki de ellerimizle çözdük palamarları iskeleden
suçu fırtınalara attık..”
ADA ÖYKÜSÜNE YAKAMOZ
İstanbul'dayım.
Tüm açık kapılardan deniz giriyor içeri,
Kentin bütün duvarlarında
Ters esen rüzgarların yırttığı mısralar.
Islak ve üşüten bir senfoni..
bir yerler kanıyor içimde
hiç gezinmediğim
çokmuş geçmediğim sokaklar
her şeyi b i l i r i m l e r i m d e
neden sana benziyor şimdi tüm kadınlar
Kendimle buluşmalarımda
Kanar geceler uzak bir şehrin içine
Bir köşede sızar zaman
Sızlar yüreğim kuytusunda sevdanın..
Uzanıp dikenlerine yatağımın
Sen, beş duyusunda duyguların
ve sessizce uyuyan suların
kaya kovuklarındaki yatağındasın,
yatağımda olmak yerine..
Ben, ters yönde,
gözlerinin derinliklerindeydim
ilk vurgunu yediğimde,
ikincisi geceyle geldi.
yoktun..
' enigma ' çalıyordu akşam üzerleri
Mühürle göçmen duygularını,
Koy eski bir günün içine,
Gönder ülkelerine.
İliştir düşlerimizi sıcaklığına, gel.
Bir şey sürme gözlerine bırak,
O Bir Beyefendi..
Saygılarımla.
Sabiha Rana