Ne yapayım ey gönül doğan güneşi
Baharın yağmuru islatmaz artık beni
Bu sevdanın bulunurmu başka bir eşi
Yüreğim isyankâr derdim çoktur gülüm
Hasret limanına doguşdan demir atmışım
Artık fukaralar Mezara Gömüldü
Medet Yarab Külliyenin Eline kaldık
Eyilerde Dünyadan göçtüpde Gitdi
İtibar itibar Diyenlerin Diline kaldık
Rüşvet ile Haramla Kazandılar Serveti
Soruları sor da istedigimiz soru olsun
Köylü ne bilsin babam külliye bilir
Yogurt beyazmı tomates kırmızımı
Biz ne bilek babam iradeyi külliye bilir
İkibin üçyüz olmuş abo asgari ücret
Yaradan Rabbin açık açık sana emri var
Mümin olan elbet bu emre hemen uyar
Gerçekler ortada durur bak gör aşikâr
Hala eksi ile artıyı arıyor müslümanlar
Düşünürüm kendi kendime arada bazen
Kahbeler yoluma tuzak kurdular
Dallarımı kökünden vurdu kırdılar
Beni kimsesiz öksüz garip sandılar
Halım harap oldu nerdesin be ana
sanma ben çok üzülürüm duyunca
Çileni çekmeden sende ölemiyesin
Öfkem ile ciğerlerin hep parcalansın
Ektigini biçmedenden tövbe ölmiyesin
Bir çare oturup köşemde kaldım
Hala alışmadım bu yalan dünyaya
Çigdemi çiçegi peteği balı özledim
Bazen traktörle bazen tabanyayla
Pöyrege gittiğim uzun yolu özledim
Çalışın sokaklarında koşmayı
Türkan abamın pişirdigi yufkayı
Fittirigin attıgı eşsız kah kahayı
Özlüyorum yine çocuk olmayı
Halaların masenin oglu diye bagırması
SEBEBİ
Demir yollarında İşe giderken
Ciğerdeki uru fark etmedi erken
Muayene cihaz biyopsi derken
Kimdir bilin bunun söylen sebebi
Beli daraçıktı giysisinin sırtı açıktı
Yazlık elbiseni yıllarca unutamadım
Gül yüzüne bakan bir daha bakardı
Gamzeli gülüşünü hala unutamadım
Bana kır oglan derdin genç yaşımda
iyi bir kalem oldugu kesin