Yaş ellidört olmuş kemale Erdimmi
Baba yurdun özledim be gardaşım
Akan göz yaşımı bile artık silmem
Halimiz perişan bir görsen gardaşım
Günlerim geçiyor acıyla sancı içinde
Mektup derken şiire döndü vicdansız gene
Darılırsan ben ölürüm oku ne olur bir kere
Taze sarmaşığım sarılsaydım hoyrat bedene
Sarılmadan ölmeyeyim gadanı alayım gel hele
Bir gün güneş olur bütün tabiata doğarsın
GENÇLİGİM
Bir alman birhanesi oldu bakın gençliğim
Gelen dertli giden dertli akşamcıydı bildigim
Çalışlı peder diyorlardı bana gurbet ellerde
Eğrildi kırıldı soldu gitti benim gençliğim
GİTTİ(1)
Bacılarım köyde mesafe çok uzak
Gönülden bir selam yolladım gitti
Postahane unutuldu kalmadı hacet
İnternette hal ve hatırı sordum gitti
İnsan dergahında pişene can kurban
Fukaraya bulunsun sofranızda çorban
Hakk'ı razı kılsın sırtına giydiğin urban
Haramdan doyanı sopayla kovdum gitti
Haram yiyenlerle merhabam yoktur
Hasbıhal ettiler bakın gönlüm aldılar
Şiirler yazıbda inceden haber saldılar
Okuyanlar belkide memnun kaldılar
Ben de bu şiiri onlara yolladım gitti
Ne mutlu dostlar hala dost kalana
Elli beş yaşında buldum O sarışını
Bakışı harlıydı yaktı mavi gözleri
Sunduğu zehire çaldım ben kaşığı
Ok gibi kirpikle kalem gibi kaşları
Sarı saçlarına yıldızdan taç takınca
KALMIŞ
Her yanımı ağrılar sancılar sarmış
Söyle hekim sebebim vefasız yarmış
Kör olasıca bende'de ne talih varmış
Hele bak beden'de saglam yermi kalmış
Dost sandığım O maskeli yüze
Yapmacık bakışan iki ela göze
Arkadan yedigim hançerli söze
Darginim ben öyle Kırgınım işte
Kırdılar kanadımı iki kolumu
Hangi sahildesin hahği yalıda
Varıpta ellerim açayım oğul
Bir lokma ekmeğim yokki evimde
Yoluna mendilim açayım oğul
iyi bir kalem oldugu kesin