Onur BİLGE
Vahid ve Ehad esmalarını ayrı ayrı açıklamaya çalışmıştım. Şimdi Vahidiyet ve Ehadiyeti içeren Vahdaniyet hakkında yazmalıyım. Her zamanki gibi önce sözlük anlamına bakmalı, sonra ilgili ayetleri bularak üstünde düşünmeli, daha sonra da aldığım notlar yardımıyla en yalın halde, herkesin kolayca anlayabileceği şekilde kaleme almalıyım. Böylece Tenzihi ve Selbi Sıfatları tamamlamış olacağım. Zati ve Subuti Sıfatların anlaşılması daha kolay olacak. Doksan dokuz sıfat içinde onları ve benzerlerini işlemiştik.
Hangi isme geldiysek, bize konu ile alakalı bir olay yaşatılmış ya da anımsatılmış, o sıfat hayatımızın akışına göre bir şekilde tecelli etmişti. En anlaşılmaz sıfatlar, olaylarla safha safha açılmış, apaçık görebileceğimiz biçimde ortaya çıkarılmış, kolaylaştırılmıştı. Allah, idrak etmek isteyenlere sıfatlarını açıklıyor, sanki dikte ettiriyordu. En aciz kaldığımız anlarda İlahi yardım yetişiyordu. Yaşatan, hatırlatan, düşündüren, yazdıran aynı Zat’tı.
Onur BİLGE
Geldiğimizi yeni haber almış, küçük amcam; kalkmış gelmiş, dünya gözüyle bir daha göreyim onları, diye. Çok sigara içiyordu. Biri bitmeden birini yakıyor, uç uca ekliyordu. Sessizdi. Kimseye bir şey demezdi. Tek dert ortağı, sigarasıydı. Tam ciğerinden, sırtından vurdu! Kanser oldu.
Onu görünce, boynuna sarıldım. Gözlerim dolu olduydu. O da ağlıyordu. İçerisi kadın kız doluydu. Babam da öğretmen arkadaşına, vedalaşmaya gitmişti. Son gündü. Şöyle bir baş başa gezelim istedim. Belki son görüşmemizdi. “Hayır! ” demedi. Hazırdım zaten. Her zamanki gibi tepeden tırnağa beyazlar içindeydim. Çantamı aldım, çıktık.
Aşkla akıl, bir yerde beraber oturamaz
Kendini kaybetmeden, yaşanır mı başkası?
Gerçeğin işgalinde, insan hayal kuramaz
Hem vurur, hem kavurur; yoktur aşkın şakası!
Antalyalı, yanık tenli kızım, ben.
Herkesin içinde bir yalnızım, ben.
Ulaşılamayan korkunç hızım, ben!
Şiir şiir koşan, bir Onur Bilge...
Bazen soğuk, poyraz, bazen yağmur, kar...
Sen her gün bir türlü esersin, bende.
Sevdan, sekiz yönden gelen bir rüzgâr…
Bilmem ki dört mevsim ne’dersin, bende?
Özgün bir İlâhi esersin, bende.
Kaşlarını bir gün aralayınca
Ben sevgiyi, gözlerinden öğrendim.
İçimi o duygu paralayınca
Aşkı, bir gönül erinden öğrendim.
Hayat damarlarım kesilmiş gibi...
Şu yorgun acıyı dindir, gel artık!
Ruhum, kılıçlarla deşilmiş gibi
Hasreti bir anda bitir, gel artık!
Söndü bakışların yıldızımızla
Eteği göründü bir yüce dağın
Son virajı döndük son hızımızla
Sen ben darmadağın biz darmadağın
Resul'ün nurunu taşımalıydık
Onur BİLGE
Zamanla monotonlaşıyor hayat. Her gün aynı şeyleri yapmanın sıkıcılığına aile içi sorunların yükü de eklendiğinde, hele bir de iletişim kurulamamaktaysa, bunalım başlıyor.
Arayış içine giriyor kişi ya da kişiler. Bazıları çeşitli meşguliyetler buluyorlarsa da kendilerine, nefes alabilmek için, bazıları da arkadaş arıyor, kafa dengi, boşalabilmek için.
Rehberimiz Kur’an, işimiz kolay…
Dağıtır, ruhtaki bütün sisleri!
Her doğan yeni gün, yeni bir olay…
Zikirler temizler pis nefisleri!
Bir hayatı bir kaç mısraya sığdırmış Onur Bilge Hanım. Tebrikler.
Onur beyi henüz yeni tanıdım şahsen tanımıyorum antolojiden tanıdım iyikide tanıdım.
Kendimce bir karar aldım her gün bir şirini okuyacağım tabi bu arada ben şiirlerini okuyana kadar şiirleri burda olursa. ALLAHA EMANET OLSUN....
O Bir Seven O Bir Gönül Dostu
Bütün Dostlar Güzel Hatıralar Hatırlatsın
Beni Size Sizi Bana Ölürsek Bir Fatiha
Ölmez İsek Hepimiz Hepimize Ebedi Hatıra