Nasip, kış gecesi senle buluşmak.
Ağlıyor gökyüzü pamuk pamuk bak!
Üşürken bedenler, eller sımsıcak.
Kavuşmak onlara kısmetmiş ancak.
Doğuştan tâlim etti ağlamaya dirimiz.
Düştük kara toprağa, gün be gün her birimiz.
Nefsim! Ölüm mîrâstır, atandan sana kalan.
İdrâk et bu gerçeği, gerisi küllî yalan.
Bir demir kapı, dışarısı ayaz.
Günler geçmiyor, takvimler mi sürgün!
Ey kırık kalem, yâre hasreti yaz.
Gözlerde hüzün, tebessümler üzgün.
Fâsıklara meyleyledin, hakîkâti terkeyledin.
Elbette ki kâr ederdin, sapıtmadan ölse idin.
Gerçi senin fıtratın bu, menfaate fırıldaksın.
Tenekeye altın denmez, sana artık körler baksın.
Cümle âlem çekip gitti, sen geriye kalandın.
Bu kapkaranlık odada, bekleyen son insandın.
Zaman denen mahlûktaki, kaybolmuş serkeş andın.
Var olduğunu mu sandın? Koskoca bir yalandın!
Hoş geldin ey nûr yüzlüm, güneş doğdu geceme.
Ma'nâ verdi yine aşk, en samîmî heceme.
Mühim değil hiç kimse, sen yanımda ol, Jasmin.
Öldürdüler çocuk, içimdeki seni.
Katlettiler ruhu, hapsettiler teni.
Eski zâten metrûk, inzivâda yeni!
Tard edilmiş akıl, anlayamaz beni.
Nasıl yükmüş arkadaş, altında tektim.
Sevdâ olsa çekilmez. Ben niye çektim!
Âzâd ettim kendimi. Bak! Hürüm artık.
Kuş misâli hudûdsuz, özgürüm artık.
Deyyûsluk moda olmuş, rahmetli son delikanlı.
Nâmûsun fiyatı var, şerefsizin eli kanlı.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!