Biçilsin gelincikler, menekşeler yakılsın.
Bize kokmayan çiçek, kül olsun, toprak olsun.
Nefsin için aşkı sat! Sen ne biçim akılsın!
Açmasın çiçeklerin, her yanın yaprak olsun.
Hasreti, öldürmeyenin, vuslatı da sürûr değil.
Zannetme ki lâf ü güzâf, bu bizdeki gurûr değil.
Aşk dediğin öldürecek, cân, cânânsız durur değil.
Ya eşk ya hûn akmalıdır, ikisi de kurur değil.
Leylaklar açanda gülüm,
Zambaklar olanda gel.
Gözlerim dolanda gülüm,
Dolan da, dolan da gel.
Boş olsun, nefsimizin nikâh ettiği dünyâ.
Boş olsun, aklımızın medfûn olduğu hulyâ.
Boş olsun, ruhumuzun mahbûs kaldığı rü'yâ.
Var olsun, Mecnûn'una, Hakk'ı bulduran Leylâ.
Unuttu dediler, unutur elbet!
Kurutur seneler, gözdeki yaşı.
Gün gelir, mâzîyi anarsa şâyet,
Şâd olur, kabrimin vîrâne taşı.
Bırakmam diyenler nasıl da bıraktı!
Dünya dönüyor da insan da dönermiş.
Hani, kalbim sana ilk ve son duraktı!
Aşk ateşi bile, gün gelir sönermiş.
Sorma bana nedir hâlim!
Mehtâbıma hayrân oldum.
Gecem sürûr, gündüz zâlim.
Karanlıkta seyrân oldum.
Sırtımdaki hançerde parmak izin bulundu.
Dedim "Nârin elleri incinmeseydi bâri!"
Hani, mezara kadar sevdam senin yolundu!
Gerçi öldürdün beni, ceset neylesin yâri!
Ölümden meded umdum, bekleyemem kıyâmeti.
Âna müsâvi kumdum, budur vaktin alâmeti.
Mor pembe gelirmiş her sene bahâr.
Hayâl mi edersin âhû bakışı!
Ey gönül neyine senin nevbahâr!
Küstürme sevgilin, hazânla kışı.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!