Gülmeyi unutturdu, o dahi gülmesin.
Ağlasın ömür boyu, durmadan inlesin.
Zerre miskal mutluluk kalbine gelmesin.
Feryâd etsin, susunca, feryâdlar dinlesin.
Acıyı ilâç edip, kırık kalbe bir doz,
Sabah, öğle ve akşam, yıllarca kullandık.
Neşeye söyleyin bu; elimdeki son koz.
Şarap gibi kuytuda, kimsesiz yıllandık!
Hücrem, sekiz metre kare.
Soğuk demirler, kir ve pas.
Fikri firarda bîçâre,
Nerde tutku, aşk, ihtiras!
Ne dilenciler vardı, aşkını dilenen.
Onların pazarında geçmezdi para pul.
Son vakit peydâh oldu, ma'şûka ilenen.
Aşkı âhir zamânda, dünyâya sattı kul.
Gül açmaz, gonca kalır, görse ay cemâlini.
Şah-ı sultan addedip, terk eder ahvâlini.
Arar mecnûn misâli, sahrada zevâlini.
Aşk soldurur gülleri, buldurmaz nevâlini.
"Aklını başından alırım." dedi.
Dedim ki; "Deliyle uğraşması zor."
"Mecnun ol, ben Leylan olurum." dedi.
Dedim ki; "Sen beni var, Aslı'ya sor."
Dünyâ bed, ammâ ve lâkin ederler meyl ü muhabbet.
Akledip düşünmezler mi? Hâk ile yeksân âkıbet.
Hakîkat bizim yolumuz, bunlarsa ehl-i garâbet.
Yevm-i kıyâmete kadar, bâtıla âhımız vardır.
Ko gayrı gayra yâr olsun, bizim Allah'ımız vardır.
Âh alıp da âbâd olurum sanma.
Hâline aldanıp dünyâya kanma.
Gün gelir hesâba çekilir herkes.
Kâfir nefsin için ateşte yanma.
Bırak, murdar ürüsün, hakîkate zevâl olmaz.
Milyon mürted sürüsün, bâz şahine ehvâl olmaz.
Zifirî bir karanlık, tüm şehir uykuda.
Sanki, ölmüş de zaman, çürüyor kuytuda.
Bekleyen bir ben miyim dünyânın sonunu?
Bir ben miyim biçâre, bu dehşet korkuda!




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!