Cümle âlem çekip gitti, sen geriye kalandın.
Bu kapkaranlık odada, bekleyen son insandın.
Zaman denen mahlûktaki, kaybolmuş serkeş andın.
Var olduğunu mu sandın? Koskoca bir yalandın!
Nasip, kış gecesi senle buluşmak.
Ağlıyor gökyüzü pamuk pamuk bak!
Üşürken bedenler, eller sımsıcak.
Kavuşmak onlara kısmetmiş ancak.
Hasreti, öldürmeyenin, vuslatı da sürûr değil.
Zannetme ki lâf ü güzâf, bu bizdeki gurûr değil.
Aşk dediğin öldürecek, cân, cânânsız durur değil.
Ya eşk ya hûn akmalıdır, ikisi de kurur değil.
Leylaklar açanda gülüm,
Zambaklar olanda gel.
Gözlerim dolanda gülüm,
Dolan da, dolan da gel.
Dünyâ bed, ammâ ve lâkin ederler meyl ü muhabbet.
Akledip düşünmezler mi? Hâk ile yeksân âkıbet.
Hakîkat bizim yolumuz, bunlarsa ehl-i garâbet.
Yevm-i kıyâmete kadar, bâtıla âhımız vardır.
Ko gayrı gayra yâr olsun, bizim Allah'ımız vardır.
Bırak, murdar ürüsün, hakîkate zevâl olmaz.
Milyon mürted sürüsün, bâz şahine ehvâl olmaz.
Zifirî bir karanlık, tüm şehir uykuda.
Sanki, ölmüş de zaman, çürüyor kuytuda.
Bekleyen bir ben miyim dünyânın sonunu?
Bir ben miyim biçâre, bu dehşet korkuda!
Âh alıp da âbâd olurum sanma.
Hâline aldanıp dünyâya kanma.
Gün gelir hesâba çekilir herkes.
Kâfir nefsin için ateşte yanma.
Ne dilenciler vardı, aşkını dilenen.
Onların pazarında geçmezdi para pul.
Son vakit peydâh oldu, ma'şûka ilenen.
Aşkı âhir zamânda, dünyâya sattı kul.
Gül açmaz, gonca kalır, görse ay cemâlini.
Şah-ı sultan addedip, terk eder ahvâlini.
Arar mecnûn misâli, sahrada zevâlini.
Aşk soldurur gülleri, buldurmaz nevâlini.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!