Kaderi böyledir bizim illerin
Bayburt feryat eder, Adana ağlar
Hep gurbete çıkar sonu yolların
Van gölü ah çeker, Zigana ağlar
Toroslar’ın tepesini sis tutar
Çamurlar içinde yıllardan beri
Düşe-kalka yaşar bizim köylüler
Bir yola girince dönemez geri
Bata-çıka yaşar bizim köylüler
Bir çile ki! Terk eylemez peşini
Bizim madencinin bahtı karadır
Dünya’ya ardını dönüp giderler
Ekmek derdi ocağında çıradır
Karanlık dehlize inip giderler
Geçim kaygısında yüreği çatlar
Tarih boyu bu mübarek vatanın
Hükmettiği çağlarında biz varız
Töresine uyup Oğuz Ata’nın
Yirmi dört kol boylarında biz varız
Dönmek yok, huzura erene kadar
Arzuhalim size, dinleyin canlar
Ömrüm geçti gitti boşuna yandım
Düştü sığındığım kaleler, hanlar
Dostun, yârin bağrı taşına yandım
Zemheriden gebe kaldı mevsimler
Öyle atasına benzemez gavat
Kırk hendeği birden atlar bu deve
Bazen karagözdür bazen Hacivat
Ayran içer, şeker kıtlar bu deve
Bir türlü çıkmadı, girdi saraya
Dünyaya sarılan kişi
Bu dünya sanada kalmaz
Hatırandır mezar taşı
Bu dünya sanada kalmaz
Çiçek olursun açarsın
Yaşadığımız düzende
İt olanlar revaç görür
Aklı fikirde, izanda
Kıt olanlar revaç görür
Kimisi dalar sefaya
Tek kelam etmeyip dili susarken
Bakışıyla çok şey söyledi bu göz
Tutuşan bağrına taşlar basarken
Gözlerine nazar eyledi bu göz
Bir zamanlar bir sultana yar idi
Bu koyun yıllarca domuz sütünü
Büyük bir iştahla emdi yaşadı
İçinde büyütüp biat putunu
Zulme gözlerini yumdu yaşadı
Bu koyun yıllarca ayık olmadı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!