Sevdan bir ateş olsun,
Düşsün içime,
Ağladıkça tutuşsun,
Yansın kime ne?
Gözden düşmüş bu hayat,
Yok olmuş bir kere,
soğuk soğuk esti hava,
Mezba dolabında - 18
Var olan her şey donmuş benden başka,
Hıçkırık sesleri kulağımda,
Bir nem ıslaklık dudağımda,
Ağlıyorum kendim farkına varmıyor,
Bir bitişin üzerine kurulan başlangıçlar,
Giden kalanın farkında mı?
Kırık dökük kalplerde yamalı aşklar,
Kıran kırılanın farkında mı?
Düşünmeden edilen kaba laflar,
Ucu kime dokunur, kime batar?
Sana karşı kendimi hiç ifade edemedim,
Neden? Bilmiyorum.
Beni anlayamayacağından korktum belki,
Beni dinlemezsin diye korktum belki.
Hiç derdimi anlatmadım,
Hiç derdimi dinlemedin, belki de bu yüzden.
Korkuyorum, hiç korkmadığım kadar,
Senin gitmenden korkuyorum,
Göçüp gitmenden,
Susuyorum, hiç susmadığım kadar,
Bana bakışına susuyorum,
Sevdaya susuyorum.
Biraz daha tütüyordu dumanı,
Sohbeti derindi masanın.
Boş şişeler masa altı,
Ne lafı edilir derdin tasanın.
Kalabalık değil –olsaydı- çekilmezdi zaten.
Yalnızlığı tadıyorum, tüm kurallarıyla,
Sanmayın içimi yakmıyor,
Bir pencere, boş perdesiz,
Beş metrekare bir oda,
Yalnızlığı tadıyorum tüm darlığıyla,
Sevgilim, dostum, şiirim,
Kasvetli bir bahar bu sevene,
Bu boş limanda demir attım.
Burnumda, tuzlu ve yaş iskelenin kokusu,
Yıllardır tekne görmemiş kıyıda,
Bir umut belki çalkalarsın denizi,
Meltem olursun gelirsin
Hayırsız yar dağladı yaramı dinmez,
Yarem içerdedir bakmaylan görünmez,
Feryad eder göğnüm, sığmaz sineme,
Yarin açtığı yaraya merhem olunmaz.
Yüce dağlar duman olur görünmez,
Kırgın değilim sadece yorgunum,
Kendşimi i anlatamıyorum,
Defaatle deniyorum lakin başarısız oluyorum,
Bir gün hüznü keder ile kalkıyorum,
Bir gün neşeye boğuyorum hanemi,
Bana belli olmaz ben gelgitliyim diyorum,
Gardaş