Söyle, nedir bu çıkmaz sokak havası,
Kasvetinden geçilmiyor, bir şerbet ki içilmiyor.
Içinde bir patırtı kopuyor belli,
Lakin köşeyi dönmeyen göremiyor, uzaksın.
Serseri bir sokak köpeğinin insanlarda hissettirdiği endişe,
Işte tam da o endişe beliriyor gözlerinde.
Fani dünya...
Bir sokak yukardan geliyor,
Cenaze namazı kıldıran imamın sesi,
Yine biri gitti ardında ailesi,
Yanan sigaram şu feryat figan kadın için,
Galiba göçüp gidenin annesi.
Bu nasıl iş lan saat sabah kaç oldu ben hala uyumadım,
gözlerime uykuyu unutturdum doymadım, gözlerine yada her neyse,
kafam dolu virgülü nokta yaptım nokta koymadım,
çünkü bitmesin,
ve sen hala ordasın ben burda,
iki elimle bi s*ki doğrultamadım da ondan,
Bir insanı öldürmek için fazla bir şeye gerek yok,
Sevdiklerini yok etmeniz yeter.
Bir gemi olsam, ancak bu kadar uzaklaşabilşrdim kendimden,
Bir çocuk olsam ancak bu kadar kaybolabilirdim.
Kırılmazdım bu kadar camdan olsam belki,
Güneş çöktü yine,
Cengizhandan yokuş aşağı inmeli,
Yine peş peşe sigara yaktığım akşamlardan,
Yola çıktığımı biliyorum,
Geldiğim yer belli, gittiğim..
Böyle akşamlarda sığınağım Allah.
Şu içimi ısıtan çay gibisi yok,
Belk ısıtırdı kalbimi bir sevgili,
Ve lakin o da yok.
Anlaşılan sigaram ve çay yeticek,
Yoksa izmirin soğuklarını anlatmaya,
Sözler şiirler kifaye etmiyecek.
Her yıl yaşlanıyoruz bilerek,
Yaşlanıyoruz istemeyerek,
Bu zamana kadar büyümek istedim,
Meğer geç fark edilen zararmış büyümek.
Lazım değil mi ileriye yürümek,
Birden irkildi sokak,
Son baharın ilk ayları,
Ve yağmur kurak,
Dün yağmadı da bu gün belli yağacak,
Ve ilk çise geldi, ıslandı yarım kaldı sigaram.
Hep kahrolan bir bahar,
Dinmeyen bir yağmur,
Susmayan bir rüzgâr uğultusu,
Bulutların perdesini çektiği garip güneş,
Benim ruh halimde tekerrür eder durur.
Fazla görkemli bir hülya, bu nedenle gerçek dışı,
Nasıl bu kadar anlamlı ve güya; gülüşü ay ışıltısı,
Derin bir his, içimde kıpırdıyor, durmuyor, dinmiyor,
Gene ne vardı ki bu istek büründü,
Onun olma isteği büsbütündü,
Sanki sırrı elimden tutar gibi beni çekti,
Gardaş