sen benim içimde kalan yanımsın
güneşin ışığını yediremediği
kimselerin göremediği
kendimle söyleştiğim
sineme koyduğum
kimselere gösteremediğim yaramsın
karanlık gecede
saçlarına aydığım güzel
ay ışığını yıldızlara sevdiren güzel
yüreğimde ki çiği ısıtan güzel
yüreğime can diye düşen güzel
ben sende
Kışı, boranı bol yerlerin kocaman yürekli çocuklarıydık
Elbiselerimiz ilk tazeliğiyle tenimize değmeden giyilirdi bizden büyük kardeşimizce
İlk hevesini alan eskitir sonra, sonrası bir küçüğü giyerdi itiraz etmeden
Ya sen:
Sana alınanları beğenmez üstelik mırın-kırın ederdin
keşke olmasaydı böyle
dediğin an
yaşama yenik düşürdüğün
bir şeyler var
yapmadığın her neyse
içine pişmanlıktır serilen
gönlüm çalkantılı denizde bir sandal
ne yana gideceğini bilmeyen
küreği ve yelkeni kırık bir sandal
insan hiç alabora olmadan
nasıl tutabilir ki yitiğin eksiğini kucağında
Ne olurdu ki
dünya silahı hiç tanımasa
Kurşun yerine, öfkesini çiçekle alsa
Hani gül at, elinde kokusu kalır ya
Kurşunun yerini çiçekler alsa
Namert yürekler değil de
kuşlar uçar
ağaçlar dallarına gönül koyar
yapraklar el sallar
güneş
nazlı yârimin yüzüne tutulur
Dağları kekik kokan memleketim
Ömrümün baharında dal gibi ayrı düştüğüm memleketim
Şafakla doğan her günle umudu da beraber getiren
Dağlarında karı eksik olmayan memleketim
harabe duygular tayfasındayım
gelsem
yıkasan gönül bahçende
çıkarsan karanlıkları gün yüzüne
umutlarım kırılgan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!