Hiç mi hatırı yok bereketiyle karnımızı doyuran bu toprakların
Aynı güneşin aynı gökyüzün çocuklarıyız
Dağlarımız, ovalarımız bize yağmur kardeşi getiren
Aynı müziğe, aynı renklerin dillerine tutkunuz
Sofralarımıza gelen aşımıza alın terlerimizi katmışız
ölüm
kefen fiyatına
sudan ucuz olmamalı
açlık kötü
savaşlar kötü
ölüm
kapının eşiği
vakitsiz gelen
geldim geliyorum demeyen
ya bir kuşluk vakti
ya akşam üstü,
Yağmurlu bir günde doğdum
Yabancısıydım geldiğim yerin
Zamanla aşına oldum ışığı gördüm
Gün geldi geldiğim yeri unuttum
Ve zamanla sevdiklerime vedayı da öğrendim
Neyi verirsen onu alırsın
İtibarı içinde olduğun ortam belirliyor
Karakter ise inandığın ve eylemlere döktüklerin
İtibar sadece görünendir,
Karakterse seni sen yapan olduğun şey
hırpalanmış yüreğim
olur olmadık yerlerinden
oysa ne çok umut etmiştim
ne çok insana duran sevdalarım vardı
kalbimi çocuk sevincine çeviren
hayat
yanlışa duran boşlukları sevmez
bilir ki en küçük bir yanlışta
çukur dolar
güzellik dışarı da kalır
Bilgenin yüreğinde ki sevda kendi dilinde gezer
Nasıl ki Anka kuşu,
Bilgi ağacının dallarında hükümdar
Nasıl damla denize düşünce olur inci
Nasıl deniz yavrularını saklar kendi sedefinde
Sende gel yatır sevdanı yüreğime
güvendim olması gerektiği gibi
çokta inandım
hep benimle yan yana kalacağız sandım
olmadı gittin işte
hem de hiç ardına bakmadan
bıraktığın enkaza yanmadan
hangi tarafından bakarsan bak
yalnızlığın kendisi
tek başına görülmez
benim içimdeki çocuktan haberi yok ki
bilmez yalnızlığımın cehennem dibini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!