Okan Savcı Şiirleri - Şair Okan Savcı

HESABA OTURALIM
Bir yağmur çisemişti sokaklara geceden
Sana gelmek istiyorum bu sabah
Gözlerimde kan tortusu gecelerden uykular
Yıllara solmuş resmin
Avuçlarıma bıkmış..
Cebimin saklısında posta pullu acılar
Birazdan bir horoz ötecek sokağında bilirim..
Karanlıklar bir şafağa susacak
Ve ben çalacağım kapını ürkek ellerle
İnsaniyetine sığınarak
Şaşırma karışmış sakalıma saçıma
Ayakkabım yırtık işte neyleyim..
Yamalı bir pantolon seni gücendirmesin
Düşmez kalkmaz bir Allah.
Ne vardı..

Okan Savcı

Bir gün daha çaldım sensizlikten. Zor da olsa vurdu saat gece on ikiyi... Şimdi önümde yeni bir sensizlik var. İçinde, beni neyin beklediğini bilmediğim yirmi dört saat daha var... Sonra o da geçecek... İşte böyle kovalayacak birbirini yarınlar. Derken unutucağım seni, unuttuğumun farkında bile olmadan. Doğrusu da bu zaten, aksi halde hatırlamış olur insan. “Onu unuttum” demek bile hatırlamaktır. Bu cümleyi aklıma getirmeyecek derecede unutmalıyım seni. İzin kalmamalı... Başkasını ararken yanlışlıkla senin numaranı çevirmemeliyim, kendimle dalga geçeceksem bu başka bir şey için olmalı... Sana dair hiçbir fikir kırıntısı kalmamalı beynimde. Zaman aşımına uğramalı tüm tasalar. Hiç sevilmemiş, hiç yaşanmamış gibi yabancılaşmalısın. Tesadüfen bir yerde adın geçtiğinde, irkilmemeliyim. Hakkında sorulan her soru cevapsız kalmalı. Çok seven insan aynı ölçüde unutmalı...

Seni birgün hatırlanmamak üzere sileceğim. Ama şimdi değil, çünkü ardında bıraktıklarından öğrenmem gereken çok şey var daha. Eğer gerçekten dendiği gibi ayrılıklar-acılar insanı adam ediyorsa, ben kızmamalıyım gidenlere. Ben senin ve senin gibiler sayesinde birgün adam olacağım. Ama şimdi değil. Çünkü dersini çıkarmam gereken çok ayrılığım var benim. “Adam olmak adına, nice ayrılıklara...” Bak gördün mü böyle dalga geçmeli insan kendisiyle. Yanlışlıkla o numarayı tuşladığında değil...

Şu durumda bile gülümseyebiliyorsam, epey yol katetmişim demektir seni unutma yolunda. Acaba diyorum bu yazıyı yazmasa mıydım? Neden dersen canım acımıyor ki? Yani yazıya başladığımdan beri bir tek sigara dahi yakmadım. Evet, çok az kalmış seni unutmama... Bunu hissediyorum... Yazmasam da olurdu ama ölmek üzere olan yokluğuna can çekiştirmek hoşuma gidiyor! Amatör bir şairin intikamı olsa gerek bu...

Devamını Oku
Okan Savcı

Senden her vazgeçişimde, artık bu sayfa tamamen kapandı dediğimde, alıştığımda senden kalan boşluğa, tam da ileriye bakmayı beceriyorken nasıl oluyor da canlandırıyorsun kendini? Nasıl oluyor da hissediyorsun seni öldürmek üzere olduğumu...? bana ilginç gelen tek şey bu... Aramızda var olan ama bugüne kadar ikimzinde çözemediği bir çekim mi var? ... ilk gidişinde de böyle olmuştu. “tamam artık bu herşeyiyle ayrılıktır” dediğimde çıkıvermiştin karşıma tekrar. Unutmuyorum o akşamı. Odama çekilip kitabımı okuyorken, çalan telefona pek aldırmamıştım... “kim olacak ki bu saatte” gibisinden şaşkınlığı belirten bir duygu belirmişti beynimde. Açtığımda telefonu sendin karşımdaki. “neyapıyorsun” diye sorduğunda, şaşkınlığım biraz daha artmıştı. “tam da seni öldürmek üzereydim” diyemezdim. Sanki bir acelen varmış gibi hızlı hızlı dökülüveriyordu ağzından sözler... “tek istediğim sensin, deliler gibi özledim seni” dediğinde, elimdeki kitabın az önce okuduğum bir cümlesi çarpmıştı gözüme; “Görmüyor musun? Bocalıyor insan, aranıyor hep,yer değiştiriyor, yükünü atmak ister gibi...” telefonum çalmadan birkaç saniye önce okuduğum bu sözde canlanmıştın birden. Susuyordum... Oysa sen gurur yapıp ağırdan aldığımı düşünüyordun, çoktan pişman olmuştun söylediklerin için. Atamıyordun çünkü “yükünü”... sana belli etmesem de heyecanlandırmştın beni. ama bu heyecanı paylaşamazdım senle. Biliyordum çünkü yine kayıplara karışacağını...

O kaybettiğin neşeyi, o çok eskiler de kalmış mutluluğu özlüyordun sen aslında. Ben sana, o anlarını hatırlatmaktan öteye gitmeyen birisiydim sadece. Bunu sen de biliyordun, başlamakla bitirmek arasında kaldığın o sayısız günlerin, bir türlü kurtulamadığın bu tutarsızlığın sebebi de buydu işte, sen beni değil bende hatırladığın o eski neşeyi, o deli dolu günlerini özlüyordun... Ama bilirsin sen; benim için ya hep ya hiçtir... ya tam vardır ya da hiç yoktur... O yüzden beni yok sayman için elimden geleni yaptım. Bunu içim kanaya kanaya yaptım. Mecburdum buna, çünkü ben bir saniye olsun kalamazdım senin olduğun yerde, ben senin gel-git seanslarının içinde mutlu olamazdım. O akşam telefonda ağzından dökülen hiçbir şeyi yaşatamadın bana. Çünkü sen o akşam benimle değil, düşlerinle konuşuyordun. Beni düşlerinle eşitlemek istediğinde ise hiç başaramıyordun bunu... Başarsaydın eğer; kendini şimdilerde olduğu gibi hatırlatmak zorunda kalmayacaktın. Belki de hiç unutulmayacaktın...

Benim de hisettiğim bir şey var, seninkinden farklı.... sen nasıl unutulmaya- hatırlanmamaya yüz tuttuğunda, bunu fark edip kendini birşekilde hatırlatıyorsan; Ben de sana, sen de var olan bir şeyi hatırlatıyorum bu günlerde. Sen pişmansın... Bunu hissediyorum. Vicdanın soluğunu kesiyor bazı geceler... ve o, zamanında atamadığın yükün daha da artmış gibi... yoksa neden kendini öyle yada böyle hatırlatmak zorunda kalasın ki? her şey bitmişken... ayrılık kelimesinin hakkını tam olarak vermişken... ve bir mucize olmadan, bir araya gelmemizin imkansız olduğunu bile bile kendini neden hatırlatasın ki? ! işte senin belirli aralıklarla, farklı yollarla kendini ortaya çıkarma gerekçen bu... rahat değilsin.. istediğin gibi gitmiyor hayat. Benim bunu bildiğimi, bunu hissettiğimi biliyorsun. Anlıyorsun bunu. Tetiktesin o yüzden. Bir yanın o mucizenin gerçekleşmesi için duacıyken, bir yanın da (nispeten kendi güçlü hissettiğin zamanlar) bu nasıl olsa olmaz, hayata geçmez, hatalarımı kabullenip önüme bakmalıyım diyor. Bunu uzun bir süre başaramazsın. Çünkü vicdan sızısı insanı kolay kolay terk etmez. O yüzden önüne bakmayı beceremediğin her an, aklına o mucizenin gerçekleşmesi için ettiğin dualar gelecek, tazelenecek dün'ler... ve günden güne artan o yükünü boşaltmadıkça önüne bakamayacaksın. Baksan bile ileriye doğru bir adım atamazsın. Çünkü tutuyorum seni! Vicdanın oldum içine girdim. Ben olmasam bile benim duygularımdır ya da senin yok ettiğin anlamsız kıldığın umutlarımdır her gece soluğunu kesen, vicdanın olup içine giren.... Uykularını kemirip de kendini bana hatırlatmana sebep olan belki de benim....? işte bu yüzden YOKLUĞUMLA İYİ GEÇİNMEYE BAK! .....

Devamını Oku
Okan Savcı

Sokağındayım...
Hala aklım
Ömrümde açtığı uçurumda
Gülüşünün..
Perdelerde gölgen gezinmez oldu
Tadı da kalmadı senden sonra

Devamını Oku
Okan Savcı

Sen bu kente benziyorsun,
Bir gününde dört iklim.
Hükmünü bende sürüyorsun......
Sararıyorum bir vakit.....
Sonra,
Çığ düşürüyorsun geceme

Devamını Oku
Okan Savcı

Sen bilmezsin,
Başkalarına adınla seslendiğim günlerdi.
Uzaktın bana
Duymazdın o yüzden
Yokluğuna derlenmiş türküleri.

Devamını Oku
Okan Savcı

Geceyi biraz daha uzat
Yüzüme çarpan
Bakışlarında söksün şafak!
Nasılsa gideceksin
Ve göçeceksin ellerime değmeden
Yitikliğim tescillensin adımlarında bırak...

Devamını Oku
Okan Savcı

Devrik cümlelerle anlatmak,
Daha güzel oluyor seni.
çünkü bazen sıkıcı geliyor;
Ayrılık siirleri yazarken,
En sona koymak yüklemi.
Sıralı ve bagli cümlelerle,

Devamını Oku
Okan Savcı

Hatırlıyorum..
Seni bir gece
Dudağının kenarından öpmüştüm
Yalnızlığın irkilmişti..
Farkındaydım..
Kovmuştun oradan beni

Devamını Oku
Okan Savcı

bu ayrılık yakar içimi.
gitme...
zaten uzuyor günden güne geceler
güneş de yok piyasada...
bir de sen yitme.

Devamını Oku
Okan Savcı

I

Ve bu
Sarhoş dualarım
Çocuksu kadınlığına,
Mutluluğuna sevgili...

Devamını Oku