Atatürk Bulvarında bir kadın,
hırçın bakışlarla soluyor yağmur kokusunu
belli... az önce ağlamış.
dudaklarında küfürler okunuyor
aşklara ve kitaplara
elleri titriyor
Bir gün,
uzamış sakalı
ince uzun elleri
solgun mavi gözleriyle
dayandığında kapına;
hiç bir şey sorma !
Kül rengi yaşar hayatı
bizim kadınlarımız
bir yangından arta kalmış kırıntılarla
küf kokan ve masum
her gidenin arkasından gözyaşı
her eskinin
her gidenin ardından gözyaşı
yalvarış
yakarış
rica
giden dönmedikçe artan bir feryat
Dağlarda ateşler yakan
Davul gölgesinde halay çeken genç!
Sandın mı bu ateş aydınlatır
Bin yıllık karayı?
Sessiz davul çığlıkları
İz mi salar sandın
uykularım kaçıyor.... sen gelmeyeceksin
karanlık üstüme çökmüş
sokak lambaları sis içinde
ayak sesleri uzaklaşıyor
saati 7'ye kuruyorum; ve tek tek sayıyorum dakikaları
yatak çarşafım kirli
Yağmur, değince yüzüne utanırdı renginden
bilmez ki yeşil gözlerden akan da yağmur rengidir
Çocukluk yazlarımın yıldızlı pencereleri..
ne olur susturmayın geceyi.
el sallayın..
şarkılar söyleyin rüzgarlarıma... ağlayın
durmasın mevsimsiz yıllara sonlar
siz de gülün...
Ben senin bakışlarına vurgunum
susarken.. bir tren çığlığı
siyah ve adı acı demek olan-;
sessiz gülüşlereanlam veren
serin... yüreğimi burkan
bütün eşyalara inat
güleceğim,
çiçekler açacaksın sen.
ölüm olmalı diyeceksin,
susunca ben.
yollara ayrılıklar ekeceğim
yollara umut belki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!