bütün yüzlere senden bir iz varmı
bakıyorum
bütün ayak seslerine
bütün gülüşlere kulak kabartıyorum
gidişin kesindi
dönmeyecektin.
bugün efkarlıyım
kendi bakışımdan sarhoşum
avutamıyorum gözlerimi
sağ elim sola küs
baş parmağım işarete
hangi soylunun teninden
ya da soysuzun
kanından ve kemiğinden
hangi orospunun el değmemiş donundan
hangi şatafatlı ve mahzun
ve kibirli
ellerinde çiçeklerinle
solgun güz ırmakları gibisin.
geceler; çırpısız kuşlar gibi
hep aynı telaş
hep aynı naz..
Sen sevdalı güzel
ben baharda dökülen yaprak olurdum
güneşte gölgesine sığınılan
yemyeşil bir ağaç olsaydı gözlerin -
fırtınalarda en sakin koy yüreğin;
demir atardım
Gözlerim gözlerini
yağmurlu bir gün durdurmuştu
otobüs durağında
telaşlıydın...
yüzün kadifeden türküler kokuyordu
Nedir beni hep acıya çağıran
Gülüşünü hep yüzüme çarpan kimin yeli
Işte, yok ellerin ve üşüyorum
Sen kaçıncı kez yaktın ateşi
Ben kaçıncı kez söndürdüm terimle
Öyleyse bu türkü neden bu kadar acı
Uzaklaştıkca benden dallanır budaklanırsın
Yeni sürgün vermiş güldalı olursun
Büyürsün uzaklaştıkça benden
Yaralı bir kurt kalbim, saldırır ciğerlerime
Bu dağlar ve yamaçlar
ne kadar da ruhsuzdular
yabani ve kıraçtılar.
bir parçamız değillerdi
ne göğünde uçurtmamız uçmuştu
ne bayırında yuvarlanmıştık
Ve bir de bu dağ başında sen düşersen aklıma
hangi şarkı yakmaz yüreği...
hangi söz dokunmaz
ve hangi bakış yaralaz;
kapatıp gözlerimi,
doyasıya düşünmek isterken seni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!